Page 298 - Bir Ölür Bin Doğarız - Kitap
P. 298
Bir gemi kaçırabiliriz. İçindekilerle birlikte kaçırır uygun bir
yere götürür, yoldaşlarımızın ölümüne izin vermeyeceğimizi,
rehineleri öldüreceğimizi söyleriz.
Komutanı sadece “Düşünelim” demişti. Ertesi gün görüş-
tüklerinde komutanın yanına bir başka öneriyle gitmişti.
- Düşündük ki, … rehin alabiliriz.
Hasan Hüseyin durup dinlenmeden düşünüyor, kafa yo-
ruyor, yeni yeni önerilerle geliyordu. Önerilerinin hepsinde de
tutsak olan yoldaşlarının, dört duvar arasında, düşmanın elinde
ölümle pençeleşmelerini sindirememe vardı. Her önerinin ar-
dına “onları öldürtmeyeceğiz” diye ekliyordu. Sabırsızlığı öyle
bir noktaya gelmişti ki, eylem talimatının gelmemesine içerle-
miş, “Acaba bize görev verilmeyecek mi” diye düşünmeye baş-
lamıştı. “Böyle büyük bir eyleme, böyle direngenliğe, böyle
kahramanlığa yakışacak bir eylem görevi her birliğe verilecek
değildi ya” diye düşünmüştü. Tam 57 gün boyunca her fırsatta
sormuştu komutanına.
- Ne zaman vuracağız? Sıra bize gelmedi mi?
İşte sırası gelmişti.
Yoldaşlarıyla birlikte Gültepe semt merkezine girecek, 11
düşman hedefine saldıracak, imha edecek ve çekileceklerdi…
Eylem hazırlıklarına dört elle sarılmış, hiçbir eksik bırak-
mamak için çabalayıp durmuştu. Aklında tek şey vardı; yapa-
cakları eylem, Ölüm Orucuna layık olmalıydı. Silahını öyle sıkı
kavramış, tetiğe öyle bir kinle basmıştı ki kendi kendine şaşır-
mıştı. Öfkesi, kini ne kadar da büyümüştü.
Silah sesleri kesilmişti. Çevresine dikkatlice baktı. Arka-
daşlarının da görevlerini tamamladığının farkına vardı. Şimdi
hızla eylem yerini terk etmeleri gerekiyordu.
298