Page 300 - Bir Ölür Bin Doğarız - Kitap
P. 300

- İyiyim sadece çok terledim. Bütün endişem ya kayıp ver-

              diremediysek? Diye cevap verdi Ali.

                     Düşmandan mutlaka kayıp olmalıydı. Yoksa hesap sor-

              muş sayılmazlardı…

                     Ali komutan Muharrem Karakuş’tan çok etkilenmişti. Sa-

              vaşçı olması da Muharrem’in şehit düştüğü döneme denk gel-
              mişti. Oldukça üzülmüş, ama Muharrem’in yerini dolduracak

              olmasından dolayı, coşkuyla sarılmıştı görevine.

                     Israrla ekiplerinin adının “Muharrem Karakuş” olmasını
              istemişti. Her fırsatta “Muharrem Komutan gibi, mermim bitti-

              ğinde düşmanın üzerine zafer sloganlarıyla yürüyeceğim. Bedel

              ödemeye de, ödettirmeye de hazırım. Halk Kurtuluş Savaşında
              sıra neferi olup, halkım için savaşıp halkım için öleceğim” derdi.


                     Hasan metalik bir sesle irkildi. On-on beş adım önlerinde
              giden Emine ve Gülizar’a baktı. Kader Sokakla, Bayır Sokak

              arasındaki Dereboyu Caddesine açılan merdivenlerden inmeye
              başlamışlardı. Çıkan ses, Emine’nin merdivenlerde düşürdüğü

              şarjörden gelmişti. Emine eğilip şarjörü yerden aldı. Ve ikişer
              ikişer merdivenlerden inerek Gülizar’ın yanına yetişti.


                     Hasan, kapısı merdivenlere bakan evden bir kadının başını
              uzattığını gördü. Kadın çıkan sesleri duymuş olacaktı. Kocaman

              açılmış gözleriyle etrafa bakıp, hızla kapıyı çarptı. Hasan “in-
              şallah bir bela açmaz başımıza” diye mırıldandı.


                     Sonunda Çağlayan Dere minibüs son durağının üzerinde
              bulunan 5 katlı binanın önüne gelmişlerdi. Çevre evlerin çoğu-

              nun ışıkları sönmüştü. Son bir kez çevreye gözatıp apartman-
              dan içeriye girdiler.


                     Hızla ama sessizce merdivenleri çıkıp, kapıyı çaldılar. Uyu-
              muş olmaları mümkün değildi. Geleceklerini biliyorlardı. Bir

              kez daha çaldılar kapıyı. Sonunda açılmıştı. Kapıyı her zamanki



               300
   295   296   297   298   299   300   301   302   303   304   305