Page 40 - demo
P. 40
“Ticarette en önemli kural, satılacak şeyin
işe yaraması değil, aranan mal olmasıdır.”
Pitirgrelli
Sanayi devrimiyle ortaya çıkan farklılaşmış
ürünler, insan gücünden çok daha ötede gelişen
makineleşmeyle birlikte kabuğunu kırmaya
başladı. Bu kabuk değişimiyle ortaya çıkan
her şey, ilk etapta kendisini satmaya muktedir
Serhan Yılmaz bir güce sahipti. Zamana karşı ve zamanla
Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı oluşan bu devrim, sürekli daha iyiyi talep eden
Türkiye Satış ve İş Geliştirme Derneği bir toplumu da beraberinde getirdi. Lüksler,
artık hayatımızın bir parçası olmuştu!
UZMAN GÖRÜŞ
SATIŞIN ABC’SİNE
YOLCULUK “Başarının bir sırrı varsa bu, karşımızdakinin
görüş ve açısını kavrayarak, olayları
bu açıdan görmektir.”
“Dünya, herkesin kendi malını Henry Ford
sattığı bir pazar yeridir.” sözünü
Fuzuli gibi bir şaire yaklaşık 500
yıl önce söyletecek kadar köklü ve “İnsanlara ne istediklerini sorsaydım,
duygu dolu bir meslektir daha hızlı bir at arabası beklerlerdi.” diyen
satıcılık… Henry Ford’un bahsettiği ölçekte gelişen
hayal gücü, artık üretileni satacak yeteneği de
Dünya üzerinde takas kaçınılmaz hale getirmişti. Bu noktada oluşan
ekonomisiyle başlayan ticaret satış gücü, ürünü anlatmaya ve kendi eforunu
hayatı; ilk dönemlerinde ürünlerin azaltmaya yönelik çalışmalarında, pazarlamanın
standartta kalması sebebiyle, da gücünü anlamaya başladı. Zira pazarlama,
üretilenin daima doğru ihtiyaç ürünün fiyatından bağımsız olarak oluşturduğu
sahibine ulaştığı bir alışveriş algıyla marka değerini yaratıyor, satıcıya ise
modeli geliştirmişti. Tüm sadece bu değeri müşterideki ihtiyaçla
paydaşlarını memnun eden eşleştirmek kalıyordu.
bu modelde, insanların sadece
“ihtiyaçlarına” odaklanması bir
mecburiyetti. Fakat gelişen “Size bir torba çimento ve bir kova su
dünyada evrilen ürünler için bir verildiğinde, bir basamak yapmak veya
pazar alanı yaratmak gerçeği, bir set çekmek sizin tercihinizdir.”
aslında kimsenin planlamadığı bir Çin Atasözü
gereksinimi ortaya çıkaran mutlak
bir değer olarak karşımıza çıktı.
Bu gerçekle gelişen ticaret alanları, “Alıcıya yarar sağlamayan her satış,
öncelikle pazarlarda ihtiyacı satıcıya zarar getirir.” ilkesinden hareketle
koklayan, ürettiğini satmaktan makineleştirilemeyecek tek şeyin aslında
ziyade talebe göre üreten bir “samimiyet yetenekli satıcılar” olduğu gerçeği
toplumu beraberinde getirdi. ticaretin merkezine oturdu. Zira, artık bir
Bu noktada oluşan arz-talep ihtiyacın varlığı ilan edilebilir olmaktan öte,
dengesizlikleri ise, ticaretin farklı birçok sektörde keşfedilmeye mahkum hale
alanlara kaymasını kaçınılmaz hale geldi. Bunu doğru olarak hissederek, müşteride
getirdi. “Pazarlama Stratejisi” farkındalık yaratmak sadece samimiyetle
kavramı artık ben geliyorum diyordu! mümkün olabilirdi.
38