Page 138 - DDY 10. SINIF SORU BANKASI
P. 138
KAVRAM HARİTASI
Fıkıh: İslam ibadet ve hukuk ilmi. “Bir şeyin özünü ve inceliklerini kavramak” anlamındadır.
Fıtrat: Yaradılış, hilkat. Belli yetenek ve yatkınlığa sahip olma’ anlamlarına gelmektedir. İlk yaratılış, fıtrat kelimesi ile öz-
deşleştirilmektedir.
Gazve: Hz. Peygamber’in doğrudan katıldığı askeri/siyasi seferler.
Günah: Suç. İlahi emir ve yasaklara aykırı fiil ve davranış.
Hadis: Hz. Muhammed’in (s.a.v.) söz ve davranışları.
Hanif: İslamiyet’ten önce tek Tanrıya inanan, İslam Dini’ne sımsıkı bağlı olan kimse.
Hayâ: Utanma, çekinme anlamına gelir. Ahlak kavramı olarak, kınanma endişesiyle, kurallara aykırı davranmaktan kaçın-
ma ve bunu sağlayan duygu.
Hikmet: İnsanın varlıkların hakikatini, gerçek yüzünü, gücü oranında bilip ona göre hareket etmesi.
Hilye: Peygamberimizin huylarını, güzel ahlakını, yaşayış tarzını, dış görünüşünü ve kişisel özelliklerini anlatan rivayetleri,
güzel ve süslü yazıyla yazılarak oluşturulan levhalar.
İbadet: Boyun eğme, itaat etme, saygı duyma. Allah’ın (c.c.) insanlara emrettiği ve insanların da Allah’a (c.c.) karşı yap-
makla yükümlü oldukları tüm davranışlar.
İbaha: Mübah, haram veya mekruh olmayan, yapılması dinen yasaklanmamış, Allah katında yapılıp yapılmaması eşit olan
davranışlar.
İçtihat: Yasada veya örf ve âdet hukukunda uygulanacak kuralın açıkça ve tereddütsüz olarak bulunmadığı konularda,
yargıcın veya hukukçunun düşüncelerinden doğan sonuç. İçtihat yapan kişiye müçtehit denir.
İddet: “Saymak, miktar, adet’’ anlamına gelen iddet, bir fıkıh kavramı olarak, herhangi bir sebeple evliliğin sona ermesi
halinde, kadının yeni bir evlilik yapabilmek için beklemek zorunda olduğu süre.
İffet: İnsan ruhundaki yapıcı kuvvetin, yâni şehvetin iyiye kullanılmasından ortaya çıkan huy.
İhlal: Yasa ve düzene uymama, aykırı davranma.
İlim: Allah’ın (c.c.) sübûtî sıfatlarından biri. Allah’ın (c.c.) gerek duyular âlemine gerekse duyu ötesine ait bütün nesne ve
olayları bilmesi.
İman: İnanma, tasdik etme. Sözlükte “güven içinde bulunmak, korkusuz olmak” anlamındaki emn (emân) kökünden
türeyen îmân “güven duygusu içinde tasdik etmek, inanmak” demektir.
İmrenme: İmrenmek işi, imrenti, gıpta etmek.
İnfak: Allah’ın hoşnutluğunu kazanma amacıyla kişinin kendi servetinden harcamada bulunması, ihtiyaç sahiplerine aynî
ve nakdî yardım etmesi.
İrfan: Allah’ın zatı ve sıfatları hakkın da şüphe götürmeyecek bilgiye sahip olma.
İstişare: Danışma, mühim bir iş için güvenilir birisiyle fikir alış-verişinde bulunma.
İtikat: Kişinin Allah (c.c.), insan ve evren hakkındaki düşünce ve anlayışları. İnanmak, din adına tebliğ ettiği konularda
peygamberi doğrulamak anlamında bir terim.
Külliye: Bir caminin çevresinde cami ile birlikte kurulmuş medrese, imaret, sebil, kitaplık, hastane vb. yapıların bütünü.
138 10. SINIF KONU ANLATIMLI SORU BANKASI