Page 12 - igev dergi
P. 12
Oyuncu & Yaratıcı Drama Eğitmeni
Nilüfer AKCAN TEKİN
anlamıyordu. Ne yapsındı yani? Zaten ne zamandır
kuaföre gelmek için gün sayıyordu. Hakkı yok muydu
yani bakımlı olmaya? Bu huzursuzluğa bir dur demeliydi.
Öyle ya, o anneydi. O ne derse o olurdu. Susup oturmayı,
sabretmeyi öğrenmeliydi artık bu çocuk. Anne yerinden
İletı ̇şı ̇mı ̇n Temeli kalktı. Yüzü öfkeli ve kaskatı görünüyordu. Ağlayan ço-
cuğu hırçın bir şekilde sıkı sıkı elinden tuttu ve bekleme
koltuğuna sertçe oturttu. Sağ elinin işaret parmağını
KENDİNİ sallayarak;
-Ağlamayı bırak! Saçım bitene kadar buradayız. Sesini
ANLAMAK MI? duymayacağım. Yoksa seni markete götürmem bak.
Çocuk söylenenleri duymayacak kadar korkmuş-
tu annesinin yüzündeki korkunç ifadeden. Henüz yaşı
duygularını düzenlemeye yetmediği için haklı olarak
dürtüsel davranıp daha da çok ağlamıştı. Yaklaşık beş
yıl kadar önce yaşadığım bu olayın, üzerimdeki etkisi
Kahverengi saçları kızıla çalan çocuk henüz iki üç yaşla- büyük olmuştu. Çocuğun çaresizliği annenin çaresizliği
rındaydı. Annesi kuaförde saçlarını boyatırken o elindeki ile birleşmişti. Ortalığın durulmasına yardımcı olacak
telefondan videolar izliyordu. Sıkılmış ve ekranın aşırı tek kişi varsa o da yetişkin olandı ama belli ki o da bunu
hareketli oluşundan yorulmuş olduğu küçülen gözle- nasıl yapacağını bilememişti. Bana birçok şeyi sorgulat-
rinden belliydi. Anne halinden memnun görünüyordu. mıştı izleyici olarak içinde kaldığım bu durum. Mesela
Kahvesi önünde, saçlarını boyayan havalı giyimli kuaför çocuk beklemeyi, sabretmeyi öğrenmiş miydi? Çocuk
ile konuşup şen kahkahalar atıyordu. Çocuk telefonu kendini anlaşılmış hissetmiş miydi? Sıkılma duygusunu
kapatmaya ihtiyaç duymadan annesinin yanına geldi. bir daha hissettiğinde ne yapardı? Çocuk bir yetişkin ol-
‘’Anne, ben sıkıldım’’ dedi yarım yamalak ve anne keli- duğunda bu durum onda bir iz bırakacak mıydı? Bunla-
mesine dili pek dönmeyerek. Yüzü ekşimişti, yanakları rın hiçbirinin kesin ve net cevabı yok belki ama net olan
boğazlı kazağının içinden fırlamış iki kırmızı elma gibi bir şey var ki o da, çocuğun anlaşılmaya ihtiyacı vardı.
görünüyordu. Annesinden, ‘’Sıkıldın haklısın. Biraz kucağımda otur-
mak ister misin’’ ile dayanıklılığı artabilir, sabretmek ile
-Benim tatlı oğlum gideceğiz birazdan.
ilgili ilk tohum içine atılmış olabilirdi. Dokunma duyusu-
Çocuk bir şey söylemedi ama yüzündeki duygu değişme- nun verdiği kuşatıcı hisle kendini güvende hissedebilirdi.
mişti.
Bir çocuk ve ergen için önemli olan tek şey kendi
-Sıkıldım ama. Yüzü buruşmaya başlamıştı kahverengi etrafındaki yetişkinler tarafından onay ve kabul görmek-
saçlı çocuğun. Haklıydı. tir aslında. Bu yüzden bazen kolay, bazen de zorlayarak
ama illa vazgeçerler duygularından. Çocukluk ve ilk
-Ya! Tamam çocuğum. Kafam böyleyken mi gidelim yani gençlik yıllarında hissettiklerimiz diğerlerine önemli
eve? Bak koş pencereden bak bakayım arabalar geçiyor gelmediyse yavaş yavaş uzaklaşırız kendimizden.
mu? Kırmızı araba geliyor bak hadi!
Duygusal ihtiyaçlarımız karşısında değer verdiğimiz
Çocuğun hiç ilgisini çekmedi bu konu. Gitmedi o yüzden kişilerin negatif tepkileri ile böyle hissetmenin kötü ve
pencereye ama utanmıştı da biraz. Sıkılmak utanç ve- yanlış olduğu ile ilgili kodlanır, bir daha da asıl duygusal
rici miydi? Sıkılmasının yanında bir duygusu daha vardı ihtiyaçlarımızın ne olduğunu sorgulamayı farketmeden
şimdi. O henüz tanımlayamazdı duygularını. Bir anlasay- bir yerlerde bırakırız. Peki bu duygusal ihtiyaçlarımız-
dı annesi halinden iyi hissedecekti hemen. Ağır geldi iki la sağlıklı bir bağı yeniden oluşturmanın yolu nedir?
duygu birden ve bastı yaygarayı.
Hemen söyleyeyim; bile isteye, büyük bir farkındalıkla
-Anneaaee!. Sıkıldım. Eve gidelim ühüüü! sorması gerekir kişinin kendisine; ‘’benim şu an ki
duygum ne? İhtiyacım ne? Neden böyle hissediyor
Annesi sıkıştığını hissediyordu. Bu çocukta hiç halden
12 İGEV Mayıs 2022