Page 625 - Yaratılış Atlası 4. Cilt
P. 625

Her İnsan Beyninin İçindeki Televizyonu Seyreder





                           ADNAN OKTAR:.... Mekanı da anlayamıyor bazı insanlar zamanı da anlayamı-
                       yorlar. Yani epey bir insan anlayamıyor. Her bakan insan beyninin içindeki görüntü-

                       yü görür. Mesela televizyonda bizi seyreden kardeşlerimizin hepsi televizyonlarını
                       seyrederken beyinlerinin içindeki televizyonu seyrediyorlar, odadaki televizyonu

                       seyredemezler. Odadaki televizyon simsiyah karanlıktır ve saydamdır, çünkü, dışarı-
                       da ışık yok, dalga boyu var yani dalga var sadece. Renk de yok dışarıda. Dolayısıyla

                       televizyonun neyini seyredecek o zaman, simsiyah karanlık. Ve televizyon cihazı da
                       saydamdır. Atomun yapısından dolayı, yani elektron, nötron, proton, çekirdeğin bir-

                       birlerinden uzak olmasından kaynaklanan, teknik nedenlerden dolayı madde say-
                       damdır. Ama beynimiz onu saydam olarak algılamıyor bütün olarak algılıyor ve ayrı

                       dalga boylarını da renk olarak algılıyor. Kırmızı, yeşil, mavi, mor. Tamamen dalga bo-
                       yu. Ses de öyle, dışarıda ses yoktur, çıt yoktur dışarıdaki televizyonda. Bunu da kim

                       söylüyor biliyor musunuz? Bütün dinsizler söylüyor bu söylediğimi. Ve, bütün Müs-
                       lüman alimler söylüyor.  Bir gerçektir bu, bilimsel bir gerçektir. Bunun aksini hiç

                       kimse savunamaz. Modern bilimin bize gösterdiği açık gerçeklerdir.
                           Bilim adamları diyor; "insan duygularının sınırlarını, maddenin hakikatini büyük

                       bir korkuyla fark etti" diyor. Yani modern fiziğin gelişmesiyle dünyanın gerçeğini an-
                       ladı insanlar. Bambaşka bir hakikatle karşılaştılar. Maddenin hiç tahmin ettikleri gi-

                       bi bir şey olmadığını anladılar. Madde saydam, madde simsiyah. Güneş mesela, pırıl
                            pırıl zannediyorlar Güneş'i. Güneş simsiyahtır, karanlıktır ve dedikleri gibi de

                                 sıcak değildir. Diyorlar ki işte şu kadar milyon derece sıcaklığı var, algıdan
                                      kaynaklanıyor. Bir başkasına göre de buz gibi soğuktur Güneş, acayip so-

                                       ğuktur, kemikleri donar gitse. Acayip soğuk gelir.
                                           Sıcak, soğuk, tatlı, ekşi bütün bu kavramlar beynin algılamasından

                                       kaynaklanıyor. Allah'ın yaratmasıyla oluyor, algıdır. Mesela birisine ekşi
                                       olan birisine acı olur, mesela bazı hastalar bazı yiyeceklerin tadını bizim

                                        aldığımız gibi almazlar bambaşka alırlar, mesela acı alır şekerin tadını. O
                                          acı olarak hisseder, biz şeker tadı olarak hissederiz. Beyni öyle al-

                                              gılıyor onun. Dünyada çok nadir insan tarafından biliniyor bu.
                                                 Bilmek de istemiyorlar korkuyorlar ne hikmetse.




                                                                  (03 Kasım 2010 tarihli röportaj / www.a9.com.tr /
                                                                                                      www.harunyahya.tv)
   620   621   622   623   624   625   626   627   628   629   630