Page 691 - Yaratılış Atlası 4. Cilt
P. 691
Tüm Gözler Kör, Tüm Kulaklar Sağırdır.
Gören ve Duyan Ruhtur
ADNAN OKTAR:... İki gözle insanlar baktığında gördüğünü zannediyorlar, ama
göz görmez normalde. Gözün sadece kamera görevi vardır, fotoğraf makinesinin
görevi ne ise veya video kameranın görevi ne ise gözün görevi de budur. Göz görmez,
beynin içindeki görme merkezi görür. Asıl göz odur. İnsanın içindeki göz, bu gözün
gözü yok, ama görüyor. Yani bu çok acayiptir. Bakın, orada bir göze ihtiyaç olması ge-
rekiyor. Fakat elektriği görüntü olarak görüyor bu göz. Fakat ortada bir göz yok. İşte
bu görünmeyen göze ruh diyoruz biz. Ses de öyledir. Ses dalgaları gelir kulağımıza,
örs, çekiç, üzengiden geçer titreşim olarak. O titreşim elektrik enerjisine döner, gelir
beynimize. Beynimizde o elektrik akımını ses olarak duyan bir kulak vardır. Ama
bu kulak bizim bildiğimiz gibi bir kulak değildir. Yani görünmeyen bir kulak var-
dır. O görünmeyen kulak gerçek kulaktır. Her insanın kulağı sağırdır. Kulak sadece
sesi iletmeye yarayan bir araç, bir mekanizmadır, kulak hiçbir şekilde duymaz. Her
kulak sağırdır, duymaz. Beynin içindeki kulak duyar... Algı da, şimdi bak ben bura-
ya dokunuyorum, masa sert. Bu sertlik algısı beynimin içinde oluyor benim, ben ma-
sada olduğunu zannediyorum. Görüntünün 3 boyutlu olmasından kaynaklanıyor bu.
Parmak uçlarımda onu hissettiğime dair bilgi beynimin içinde oluşuyor. İnsanlar par-
mak ucunda hissettiklerini zannederler. Parmak ucunda olmuyor olay, beynin içinde
olur. Mesela bir yemek yediğimizde, farz edelim kavun yiyor, "ne kadar lezzetliymiş
kavun" diyor. Beyninin içerisinde o tadı hisseder, ağzında hissetmez. Diyor ki "ağzıma
tatlı geldi" diyor "tadı hoş geldi" diyor. "Acı geldi" diyor veyahut "ekşi geldi" diyor.
Ağzında hiçbir insan tadı hissedemez. Hep beyninde hissederler. Ama ağzında his-
settiğini zannederler. Mesela koku da; hiçbir şekilde burunda o kokuyu hissetmeyiz.
İnsanlar hep burunlarıyla kokuyu aldıklarını zannederler. Hiçbir şekilde öyle olmaz.
Beynin içindeki burun kokuyu alır. Sadece havadaki o kimyasal gazlar burnunun üs-
tündeki sinir hücrelerine gelir, onlara dokunduğunda o elektrik enerjisine dönüşür ve
beyne gider. Beyinde onu koklayan bir burun vardır. Oradaki o elektriği koku ola-
rak alan bir burun var. Yani beynin içine ne gül girer, ne karanfil girer, gül, ka-
ranfil dışarıda ama gülü ve karanfili içeride koklayan bir ruh vardır. Bakın, gül
olmadığı halde gülü koklar o, elektrik akımını gül olarak koklar, elektrik akımını
karanfil olarak koklar, bu gerçek dünyada şu an o kadar bilinmiyor. Milyonda bir-
dir bu konuyu bilenler.
(30 Aralık 2009 tarihli röportajdan / www.a9.com.tr)