Page 760 - Yaratılış Atlası 4. Cilt
P. 760
Üçüncü ve en önemlisi ise işlevsel proteinlerin belirli bir dizilimde düzenlenerek birbirine bağlanmış amino
asitlere sahip olması gerekir, aynen anlamlı bir cümledeki harfler gibi. Biyolojik olarak 20 amino asit bulun-
duğu için, belirli bir amino asit elde etme olasılığı 1/20'dir. Bu zincir üzerinde bazı alanların birkaç amino
aside izin vereceğini düşünürsek [MIT'den (Massachusetts Institude of Technology) biyokimyager Robert
Sauer tarafından belirlenen varyanslar kullanılarak], birden fazla işlevsel proteinde fonksiyonel bir amino
65
asit dizilimini rastgele elde etme olasılığının 10 'te bir ihtimal olarak, "yok denecek kadar az" olduğunu
görebiliriz. Bu sadece yüz amino asit uzunluğunda bir protein için astronomik büyüklükte bir rakamdır.
(Aslında bu olasılık daha da azdır, çünkü doğada bu hesaplamada yer almayan ve proteinlerde yer almayan
birçok başka amino asit bulunmaktadır.)
Eğer uygun bağların ve optik izomerlerin sağlanması ihtimali de bu hesaplamaya dahil edilirse, oldukça
küçük ve işlevsel bir proteini rastgele elde etme olasılığı o kadar az olur ki, milyarlarca yıl yaşında bir
evrende bile bu gerçekten sıfır sayılır (10 125 'te bir ihtimal). Dahası, işlevsel bir DNA'nın tesadüfi olarak el-
de edilmesinde benzer ciddi zorluklar olduğunu hesaba katmak gerekir. Bunun yanı sıra, en alt düzeyde
kompleks bir hücrede 1 değil, en azından 100 kompleks protein (ve DNA ile RNA gibi diğer başka bio-mo-
leküler bileşenler) bulunması gerekir ve bunlar yakın koordinasyon içindedirler. Bu nedenle hücredeki kar-
maşıklığın niceliksel olarak değerlendirilmesi, 1960'ların ortalarından beri biyolojinin hayatın kökeni alanın-
da hakim olan bir görüşü güçlendirmiştir: Tesadüf, biyolojik karmaşıklığın ve özgüllüğün kökenini açık-
lamak için yeterli bir açıklama değildir. 7
Bütün bunların ötesinde, asıl önemle üzerinde durulması gereken nokta, proteinlerin var olabilmek
için mutlaka proteinlere ihtiyacının olmasıdır. Bir proteinin oluşabilmesi için 100 kadar proteinin görev
alması gerekmektedir. Bütün bu proteinlerin aynı anda, aynı yerde ve tüm organelleriyle tam bir hücre-
nin içinde bulunmaları gerekmektedir. Dolayısıyla proteinlerin varlığı için proteinler, DNA ve hücrenin
Bir DNA mo le kü lü nün için de
bir mil yon an sik lo pe di say fa -
sı nı dol du racak kadar bil gi
var dır. Böy le si ne ha ri ka bir
ese rin te sa dü fen oluş ma sı
ise imkansızdır.
DNA gibi muhteşem komplekslikteki bir yapının tesadüfen meydana
geldiği iddiası Darwinizm'in en büyük utançlarından biridir.
758 Yaratılış Atlası Cilt 4