Page 761 - Yaratılış Atlası 4. Cilt
P. 761

Harun Yahya






             kendisi gerekmektedir. Bu gerçek, zaten daha başından Darwinistlerin iddialarını ortadan kaldırmakta-
             dır. Darwinistler, tek bir proteinin meydana gelişinin açıklamasını yapamamaktadırlar.
                 Bütün bu kompleks yapıların imkansız oluşumunun tesadüfen gerçekleştiğini varsaydığımızda bile,
             Darwinistlerin DNA gibi muhteşem bir molekülün içinde bir milyon ansiklopedi sayfasını dolduran bil-

             ginin nasıl olup da tesadüfen oluşabileceğini açıklamaları gerekmektedir. Fakat hücre ve hayatın kökeni
             ile ilgili her konuda olduğu gibi bu konuda da Darwinistler açıklamasızdırlar. Çarpık Darwinist mantı-
             ğına göre, çamurlu suyun içinde tesadüfen oluşan bir hücrenin içindeki olağanüstü bilginin de çeşitli dış
             etkiler yoluyla tesadüfen oluşmuş olması gerekmektedir. Kuşkusuz böyle bir oluşum imkansızdır.

             DNA'nın içindeki bilgi, DNA ile birlikte yaratılmış muazzam bir bilgidir.
                 Darwinistlerin "çamurlu suda tesadüfen hücre oluştu" iddiası, hücreyi içi su dolu bir baloncuk zan-
             neden Darwin döneminden kalma köhne bir inanıştır. Ancak 19. yüzyıla ait bu hurafeler, bilimin ve tek-
             nolojinin oldukça geliştiği günümüzde artık tamamen geçersizdir. Bir canlı bedeninde açıklanması ge-

             reken sayısız kompleks yapı varken, Darwinizm tek bir proteinin oluşumunu bile açıklayamamaktadır.
             Fakat Darwinistler bu imkansızlıklardan habersiz gibi davranırlar. Halen evrimci yayınlarda; çamurlu
             sudaki bu imkansız oluşum, adeta bir hikaye kitabındaki öyküler şeklinde anlatılır. Amaç, bu bilimsel-
             likten uzak, mantıksız ama aynı zamanda da ispatsız anlatımla kitleleri aldatabilmektir. Bu batıl dinin

             taraftarlarına göre, söz konusu hikayeye ne kadar çok kişi inansa, o kadar kişi Darwinizm büyüsünün
             etkisi altına girecektir.
                 Fakat artık Darwinistlerin sahte hikayelerine insanlar inanmamaktadır. Yaratılanların tümü, evreni
             ve içindekileri kusursuzca yaratan Yüce Rabbimiz'in üstün gücünü ve kudretini sergilemektedir. Yüce

             Allah Kuran'da, hücrenin ve insanın üstün yaratılışını şöyle haber vermiştir:
                 Andolsun, Biz insanı, süzme bir çamurdan yarattık. Sonra onu bir su damlası olarak, savunması sağlam bir
                 karar yerine yerleştirdik. Sonra o su damlasını bir alak (embriyo) olarak yarattık; ardından o alak'ı (hücre

                 topluluğu) bir çiğnem et parçası olarak yarattık; daha sonra o çiğnem et parçasını kemik olarak yarattık; böy-
                 lece kemiklere de et giydirdik; sonra bir başka yaratışla onu inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah, ne
                 yücedir. (Müminun Suresi, 12-14)

                 Kuran'ın dışında açıklama arayanlar, yeryüzündeki muhteşemliğe istedikleri kadar basit bir açıkla-
             ma getirmeye çalışsınlar, Allah'ın yarattığı bu eserin çok büyük ve ihtişamlı olduğu kesin bir gerçektir.
             Bu üstün yaratılış karşısında evrim teorisinin bir yaşam sahası yoktur. Yüce Allah bir ayetinde yarattığı
             eserlerin büyüklüğünü şöyle haber verir:

                 Elbette göklerin ve yerin yaratılması, insanların yaratılmasından daha büyüktür. Ancak insanların çoğu bil-

                 mezler. (Mümin Suresi, 57)




                      2. "Doğal Seleksiyon Evrimleştirir" İddiası Bir Sahtekarlıktır

                 Darwin, 1800'lü yıllarda, sözde "evrim mekanizması" olarak bir kavram öne sürmüştü: Doğal selek-
             siyon.

                 Doğal seleksiyon, diğer bir ifadeyle 'doğal seçme' demektir. Güçlü ve içinde bulunduğu doğal şart-
             lara uygun olan canlıların hayatta kalacağı düşüncesine dayanır. Örneğin aslanlar tarafından tehdit edi-
             len bir zebra sürüsünde, daha hızlı koşabilen zebralar hayatta kalacaktır.
                 Doğal seleksiyon gerçekten de doğadaki canlılar arasında gözlemlenen bir mekanizmadır. Ancak
             hiçbir zaman evrimcilerin hayal ettikleri gibi, canlılara yeni özellikler ekleme ve yeni bir tür meydana

             getirme yeteneğine sahip değildir.
                 Bu konuyu şöyle bir örnekle açıklayabiliriz: Bir coğrafi bölgede bir tanesi daha tüylü, diğeri ise nis-
             peten daha kısa tüylere sahip iki benzer köpek cinsinin yaşadığını varsayalım. Eğer bu bölgede hava sı-

             caklığı ekolojik bir farklılık nedeniyle önemli ölçüde düşerse, uzun tüylü köpekler kısa tüylü köpeklere
             göre soğuğa daha dayanıklı olacaklardır. Bunun bir sonucu olarak da uzun tüylü köpekler daha avan-
             tajlı hale gelecek, yani daha uzun yaşayacak, daha fazla çoğalacak ve daha kolay beslenecektir. Bir süre






                                                                                                                          Adnan Oktar    759
   756   757   758   759   760   761   762   763   764   765   766