Page 157 - İslam'ın İnanç Esasları
P. 157
Adnan Oktar (Harun Yahya)
ten sakınmaktır. Diğer bir deyişle, Allah'ın gönderdiği İslam dininin
insandan istedikleriyle, insanların doğal olarak yaşamak istedikleri,
anahtar ve onun açtığı kilit gibi, birbirine tam bir uyum halindedir.
Allah bu gerçeği Kuran'da şöyle haber vermektedir:
Öyleyse sen yüzünü Allah'ı birleyen (bir hanif) olarak dine,
Allah'ın o fıtratına çevir; ki insanları bunun üzerine yaratmıştır.
Allah'ın yaratışı için hiçbir değiştirme yoktur. İşte dimdik ayakta
duran din (budur). Ancak insanların çoğu bilmezler. (Rum Su-
resi, 30)
İnsanlar, Allah'ın indirdiği ayetleri uygulamadıkları sürece ken-
dilerine zulmetmiş olurlar. Çünkü yaratılışlarına uygun olan dav-
ranışı, ahlakı göstermeyerek kendi yapılarına ters düşen bir tutum
sergilerler; bu da hem vicdanen rahatsız olmaları, hem de başka in-
sanları rahatsız etmeleriyle sonuçlanır ve ayette bildirildiği gibi
kendi kendilerine zulmetmiş olurlar:
Şüphesiz Allah, insanlara hiçbir şeyle zulmetmez. Ancak insanlar,
kendi nefislerine zulmediyorlar. (Yunus Suresi, 44)
Unutulmamalıdır ki, İslam ahlakı ancak samimi olarak içten
gelen bir istekle, gönülden yaşanabilir ve Allah böyle bir imanı mak-
bul göreceğini bildirir. Zorla yaşatılan din ahlakı Allah Katında ge-
çerli olmadığı gibi, Kuran'da münafık olarak isimlendirilen ikiyüzlü
insanların çoğalmasına neden olur. Bu da, topluma zararlı olacak
bir yapının oluşması demektir. Allah, din adına insanların zorlan-
mamasını emretmiştir:
Dinde zorlama (ve baskı) yoktur. Şüphesiz, doğruluk (rüşd) sa-
pıklıktan apaçık ayrılmıştır. Artık kim tağutu tanımayıp Allah'a
inanırsa, o, sapasağlam bir kulba yapışmıştır; bunun kopması
yoktur. Allah, işitendir, bilendir. (Bakara Suresi, 256)
155