Page 498 - Yaratılış Atlası 2. Cilt
P. 498
Kültürel Birikim, Evrimsel Bir
Süreç Yafland›¤›n› Göstermez
Evrimcilerin iddiası, ilk insanların sözde ya-
rı maymun varlıklar olduğu, zaman içinde fizik-
sel özellikleriyle birlikte zihinsel özelliklerinin
de geliştiği, kabiliyetler kazandıkları, medeni-
yetin bu nedenle evrimleşerek ilerlediğidir. Bi-
limsel bulgulara dayanmayan bu iddiaya göre,
sözde ilkel atalarımız hayvani bir hayat yaşa-
mışlar, insanlaştıkça medenileşmişler ve zihinle-
ri geliştikçe kültürel olarak ilerleme kaydetmiş-
lerdir. Vücudu tamamen tüylerle kaplı, üzerin-
de hayvan kürkleriyle ateş yakmaya çalışan,
omuzlarında avladıkları hayvanlarla su kena-
rında yürüyen, mağaraların içinde hırıltılar çı-
kararak birbirleriyle anlaşmaya çalışan ilkel in-
san mizansenleri de bu bilim dışı iddianın orta-
ya attığı hikayelerden ibarettir.
Fosil kayıtları, bu hikayeyi desteklememek-
tedir. Bilimsel bilgilerin gösterdiği sonuç, insa-
nın insan olarak yoktan yaratıldığı ve var oldu-
ğu ilk günden itibaren de insani bir yaşam sür-
düğüdür. Arkeolojik bulgular da, evrimcilerin
yaptıkları kronolojiyi hiçbir şekilde destekleme-
Hz. Meryem ve Azizler Tablosu, Giovanni Bellini,1505, Venedik
mektedir. Evrimcilerin "insanların yeni yeni ko-
nuşmayı öğrendiklerini" söyledikleri döneme ait olan arkeolojik bulgular, gerçekte insanların mutfakları
olduğunu, aile hayatı yaşadıklarını göstermektedir. Evrimcilerin, "taş devri olarak iddia ettikleri" dönem-
lerde, beyin ameliyatları yapıldığı ortaya çıkmıştır. Evrimcilerin, "insanların sanatı bilmediklerini söyle-
dikleri" dönemlere ait kazı alanlarında ise süs eşyaları ve boya hammaddeleri bulunmuştur. Kitabın ilerle-
yen bölümlerinde bunlar gibi pek çok örnek detaylı olarak incelenecektir.
Tüm bu örneklerin gösterdiği gerçek, hiçbir zaman ilkel hayvani bir hayatın olmadığıdır. Evrimcilerin öne
sürdüğü gibi taşı taşla yontarak, taştan tahtadan başka hiçbir alet kullanmadan medeniyet dışı bir yaşam yaşan-
mamıştır. Her dönemde iman edenler insanca yaşamıştır. Her dönemde insana yakışacak gibi kıyafetler olmuş, in-
sana yakışacak şekilde tabaklar, kaplar, kaşıklar, çatallar kullanılmış, insana yakışacak koşullarda oturulmuş,
yatılmış, yemek yenmiş, sohbet edilmiş, insana yakışacak yapılar inşa edilmiş, insana yakışacak sanat eserleri
meydana getirilmiştir. Doktorlar, öğretmenler, terziler, mühendisler, mimarlar, sanatçılar olmuş, toplum düzeni
sağlanmıştır. Akıl ve vicdan sahibi olanlar, Allah'ın ilhamıyla, yeryüzündeki nimetlerden en güzel şekilde fay-
dalanmışlardır.
Ancak elbette tarih boyunca teknolojik gelişme de yaşanmış, insanların bilgi birikimleri arttıkça
teknoloji değişiklikler göstermiş, yaşanılan ortamın koşullarına uygun olarak yeni cihazlar geliştirilmiş,
bilimsel buluşlar olmuş, kültürel değişimler yaşanmıştır. Ancak insanlık tarihinde yaşanan bilgi birikimi
ve teknolojik ilerleme, evrimsel bir süreç yaşandığı anlamına gelmemektedir.
Bilginin sürekli artması son derece olağan durumdur. Bir insanın sahip olduğu bilgi seviyesi ilkokul
çağında farklı, orta okul çağında farklı, üniversite çağında çok daha farklıdır. Bir kişinin hayatı boyunca
bilgi seviyesinin sürekli artması, onun evrimsel bir süreç içinde olduğunu ve başı boş rastlantıların etkisiy-
le ilerlediğini göstermez. Benzer bir durum toplum hayatı için de geçerlidir. Toplumsal yaşamda da, ihti-
yaçlar doğrultusunda yeni keşifler, buluşlar yapılır, yeni mekanizmalar icat edilir, bir başka kişi bu meka-
nizmayı daha da geliştirir. Sürekli kültür gelişimi yaşanır. Ancak bu, evrimsel bir süreç değildir.
496 Yarat›l›fl Atlas› Cilt 2