Page 212 - Dinsizliğin İlkel Mantığı
P. 212
210 DİNSİZLİĞİN İLKEL MANTIĞI
larda ortaya attığı birtakım tezlerle, canlı hücresinin tesadüfen
meydana gelebileceğini ispat etmeye çalıştı. Ancak bu çalışma-
lar başarısızlıkla sonuçlanacak ve Oparin şu itirafı yapmak zo-
runda kalacaktı:
"Maalesef hücrenin kökeni, evrim teorisinin tümünü içine alan
en karanlık noktayı oluşturmaktadır." (Alexander I. Oparin,
Origin of Life, (1936) New York, Dover Publications, 1953
(Reprint), s.196)
Oparin'in yolunu izleyen evrimciler, hayatın kökeni konu-
sunu çözüme kavuşturacak deneyler yapmaya çalıştılar. Bu de-
neylerin en ünlüsü, Amerikalı kimyacı Stanley Miller tarafından
1953 yılında düzenlendi. Miller, ilkel dünya atmosferinde oldu-
ğunu iddia ettiği gazları bir deney düzeneğinde birleştirerek ve
bu karışıma enerji ekleyerek, proteinlerin yapısında kullanılan
birkaç organik molekül (aminoasit) sentezledi. O yıllarda ev-
rim adına önemli bir aşama gibi tanıtılan bu deneyin geçerli ol-
madığı ve deneyde kullanılan atmosferin gerçek dünya koşulla-
rından çok farklı olduğu, ilerleyen yıllarda ortaya çıkacaktı.
("New Evidence on Evolution of Early Atmosphere and Life", Bulle-
tin of the American Meteorological Society, c. 63, Kasım 1982, s.
1328-1330)
Uzun süren bir sessizlikten sonra Miller'in kendisi de kul-
landığı atmosfer ortamının gerçekçi olmadığını itiraf etti. (Stan-
ley Miller, Molecular Evolution of Life: Current Status of the Prebi-
otic Synthesis of Small Molecules, 1986, s. 7)
Hayatın kökeni sorununu açıklamak için 20. yüzyıl boyun-
ca yürütülen tüm evrimci çabalar hep başarısızlıkla sonuçlandı.
San Diego Scripps Enstitüsü'nden ünlü jeokimyacı Jeffrey Bada,
evrimci Earth dergisinde 1998 yılında yayınlanan bir makalede
bu gerçeği şöyle kabul eder: