Page 81 - Dinsizliğin İlkel Mantığı
P. 81
HARUN YAHYA (ADNAN OKTAR) 79
bazı kadınlar böyle olaylarda, tiksinmesine rağmen oradaki çıkarı
daha güçlü olduğu için çünkü para gelecek, araba gelecek, giyecek
gelecek onları daha cazip bulduğu için, onlardan alacağı zevki,
gücü ondan duyduğu tiksintinin gücüyle karşılaştırdığında daha şid-
detli olduğu için karşı taraftaki güç, ona tahammül etmiş oluyor.
Tahammül ederken de ona sezdirmemeye çalışıyor tabi o kişi.
Tahammül ederkenki çeşitli yöntemleri oluyor onun. Karşılıklı şirin
görünme yöntemleri oluyor mesela o, ona çok güzel bir yemek yap-
tığını ve onu beklediğini söylüyor o da ona çok şahane bir yüzük
buldum diyor. Sarılıp etraflarında dönüyorlar şöyle filmlerde gör-
dükleri gibi. Ömür boyu poz yapmak, ömür boyu taklit etmek o
kadar acıdır ki bir insan için. Yani bir kadının hoşlanmadığı halde
seviyor görünümüyle yaşaması, çıkar için bir erkeğin de sevilmedi-
ğini bildiği halde, seviliyor görüntüsüne kanıp, buna inanmadığı
halde güya kanarak yaşaması ve karşılıklı sevgi görüntüleri yapma-
ları ve bunu bir aktör gibi, bir aktris gibi uygulamaları dünyanın en
büyük azaplarındandır ve Allah’ın bu gibi insanlara verdiği en büyük
belalardandır. Halbuki gerçek sevgide insan ne mal arar, ne mülk
arar, ne şunu arar, ne bunu arar. Eğer Allah’ın tecellisini onda görü-
yorsa, Allah’ın aklını onda görüyorsa o insandan kadın hipnotize
olur, o erkekten. Allah öyle bir güç vermiştir, mesela Hz. Musa
(as)’dan olağanüstü etkilenmiştir Firavun’un hanımı. O adamdan
ayrılıp Hz. Musa (as)’la evlenip çölde kırk yıl onunla beraber gez-
miştir. Hz. Musa (as)’ın malı yoktu. Ona sadece çile ve zorluk
sundu. Ama Hz. Musa (as)’da Allah’ın tecellisini gördü o ve bu yüz-
den ona karşı o kadar muhabbet duydu. İşte buna tutku denir.
Mesela kölesi olan kişinin hanımı da boşanıp Peygamber Efendimiz
(sav)'le evlenmiştir. Çünkü onda Allah’ın nurunu, Allah’ın güzelliği-