Page 183 - Karanlık Tehlike Bağnazlık
P. 183
Adnan Oktar
(Harun Yahya)
re" seslenmektedir. Açıktır ki, bu kişilerin arasında içki içip sarhoş
olan da olmuştur. Bu kişiler namaz kılan insanlardır. Bütün bunlar
ayetten açıkça anlaşılmaktadır. Namaz sırasında kişinin ne dediği-
ni bilmesi, şuurunun açık olması, Allah ile derin bir bağlantıya geç-
mesi gereklidir ve sarhoş bir durumda insanın bu dikkati sarf
etmesi mümkün olmayacaktır. Böyle bir kişi yaptıklarından ve söy-
lediklerinden de sorumlu tutulamaz, bu nedenle Allah, sarhoş
olduğu süre boyunca bir insana namazı yasaklamıştır. Ayette
geçen ..."ne dediğinizi bilinceye kadar" ifadesiyle de, sarhoşluk
durumunda kişinin "bilinçsizce hareket ettiği" ve "ne dediğinin far-
kında olmadığına" dikkat çekilmiştir. Dolayısıyla ancak ve ancak
bu şuursuzluk durumu bittiğinde bu kişinin namaza devam etmesi
gerektiği anlaşılmaktadır.
Sarhoşluk gibi bilincin bulandığı bir anda bir kişi dinden çıktı-
ğını iddia edebilir, son derece mantıksız sözler söyleyebilir. Kişi-
nin, bilincinin yerine geldiğinde yaptıkları ve söyledikleri esastır.
Dahası, bir kişi gerçekten dinden çıkmış olabilir ve bunu açıkça dile
getirebilir. Bunun öldürme sebebi haline getirilmesi hem Kuran'a
yönelik bir iftira, hem de adı üzerinde bağnazlıktır. Kuran, bu
vahşi zihniyeti lanetlemektedir.
Yüce Allah, Kuran'da sarhoşlukla ilgili özellikle böyle bir
hükme yer vererek, bir insanın harama girmesinin onun Müslüman
olarak Allah'ı sevmesine ve ibadet etmesine bir engel olmadığını
belirtmektedir. Bu ayet, İslam'ın her insana şefkatli ve sevgi dolu
yaklaşımının da ayrı bir göstergesidir. Fakat her fırsatta ölüm iste-
yen bağnaz zihniyet, Kuran'daki hükme rağmen kendi sahte
hükümlerini türetmiştir.
181