Page 141 - İmanın Güzellikleri
P. 141
Harun Yahya (Adnan Oktar)
anda yitirebilirler. Hiç şüphesiz bu çok büyük bir ahlak bozukluğudur.
İşte gerçek Müslümanların farkı bu durumlarda ortaya çıkar. Çünkü
Müslümanlar Allah'a şartsız olarak iman ederler. Allah'a olan sevgi ve
güvenleri başlarına gelen olaylara göre değişmez. Allah'ın herşeyde bir
güzellik ve hayır yarattığını bilir ve başlarına gelen, beklenmeyen olaylar
karşısında sadece sabrederek, tevekkül ederler.
Allah'ın aklına, merhametine, adaletine güvenleri tam ve kesindir. Bu
nedenle ellerinden giden her ne olursa olsun, bunu bir kayıp olarak gör-
mez ve bunun üzüntüsünü yaşamazlar. Ayrıca Kuran'da, gerçek
Müslümanların oldukça hareketli, ilmi mücadele içinde ve dönem dönem
de zorluklarla dolu bir hayatlarının olacağı bildirilmektedir. Bir Müslüman
hakkı söylerken ve savunurken, muhakkak hakkın ortaya çıkmasından
rahatsızlık duyan insanların engelleriyle ve baskılarıyla karşılaşacaktır.
Müslümanların insanları davet ettiği güzel ahlakı, menfaatlerine uygun gör-
meyen ve din ahlakının yaşanmasını istemeyen kişiler elbette olacaktır.
İşte bu insanlar kimi zaman sözlü kimi zaman da fiili olarak
Müslümanların din ahlakını yaşamalarını ve insanları Kuran ahlakına davet
etmelerini engellemek isteyeceklerdir. Bu engellemeler sırasında
Müslümanlar kimi zaman maddi kayıp içerisinde olabilir, kimi zaman can-
ları tehlike altına girebilir veya yaşadıkları yerleri terk etmek durumunda
kalabilirler. Ancak kayıp gibi görünen bütün bu olaylar, Müslümanlara ahi-
rette büyük bir mülk, güzellik ve ihtişam olarak geri dönecektir. Bu neden-
le Müslümanlar başlarına gelen her olayı sevinç ve şevkle karşılarlar.
İnsanların hayatında beklenmedik kayıplar olabileceği gibi beklen-
medik büyük kazançlar da olabilir. Allah dilediği insana mülkünün kapı-
larını ardına kadar açabilir. Başarı, yönetim, yetki verebilir. Böyle bir
durumda Allah Müslümanların sevinerek bir şımarıklık içine girmemeleri
gerektiğini bildirmektedir. Çünkü insan mülkte, yetkide veya herhangi
bir kazançta sadece emanetçi konumundadır. Kendisine verilen herşeyin
esas ve tek sahibi Allah'tır. Bu nedenle kişi kendisine ait herhangi bir
özellikten dolayı değil, Allah'ın lütfundan ve dilemesinden dolayı bir
rahatlık ve kazanç içerisindedir. İşte bunu bilen Müslümanlar çok büyük
nimetlerin ve zenginliklerin içinde de olsalar da acizliklerini asla unutmaz
139