Page 203 - İhtişam Her Yerde
P. 203
HARUN YAHYA (ADNAN OKTAR)
Neo-Dar wi nizm ve Mu tas yon lar
Dar wi nist ler ise bu du ru ma bir çö züm bu la bil mek için 1930'la rın
son la rın da, "Mo dern Sen te tik Te ori"yi ya da da ha yay gın is miy le neo-
Dar wi nizm'i or ta ya at tı lar. Neo-Dar wi nizm, do ğal se lek si yo nun ya nı -
na "fay da lı de ği şik lik se be bi" ola rak mu tas yon la rı, ya ni can lı la rın gen -
le rin de rad yas yon gi bi dış et ki ler ya da kop ya la ma ha ta la rı so nu cun -
da olu şan bo zul ma la rı ek le di.
Bugün de hala bilimsel olarak geçersiz olduğunu bilmelerine rağ-
men, Darwinistlerin savunduğu model neo-Darwinizm'dir. Teori, yer-
yüzünde bulunan milyonlarca canlı türünün, bu canlıların, kulak, göz,
akciğer, kanat gibi sayısız kompleks organlarının "mutasyonlara", yani
genetik bozukluklara dayalı bir süreç sonucunda oluştuğunu iddia et-
mektedir. Ama teoriyi çaresiz bırakan açık bir bilimsel gerçek vardır:
Mutasyonlar canlıları geliştirmezler, aksine her zaman için canlılara
zarar verirler.
anten bacak
gözler
ağ›z
Ev rim ci ler yüz yı lın ba şın dan be ri si nek le ri mu tas yo na uğ ra ta rak, fay da lı mu tas yon
ör ne ği oluş tur ma ya ça lış tı lar. An cak on yıl lar ca sü ren bu ça ba la rın so nu cun da el de
edi len tek so nuç, sa kat, has ta lık lı ve ku sur lu si nek ler ol du. En solda, nor mal bir
mey ve si ne ği nin ka fa sı ve sağ da mu tas yo na uğ ra mış di ğer bir mey ve si ne ği.
201