Page 174 - Hz. İsa (as) Gelecek
P. 174

172                    HZ. İSA (A.S.) GELECEK


            gönderir. Aynen görmede olduğu gibi duyma işlemi de beyin-
            deki duyma merkezinde gerçekleşir.
                 Gözdeki durum kulak için de geçerlidir, yani beyin, ışık
            gibi sese de kapalıdır, ses geçirmez. Dolayısıyla dışarısı ne
            kadar gürültülü de olsa beynin içi tamamen sessizdir. Buna
            rağmen en net sesler beyinde algılanır. Ses geçirmeyen beyni-
            nizde bir orkestranın senfonilerini dinlersiniz, kalabalık bir
            ortamın tüm gürültüsünü duyarsınız. Ama o anda hassas bir
            cihazla beyninizin içindeki ses düzeyi ölçülse, burada keskin bir
            sessizliğin hakim olduğu görülecektir.
                 Net bir görüntü elde edebilmek ümidiyle teknoloji nasıl
            kullanılıyorsa, ses için de aynı çabalar onlarca yıldır sürdürül-
            mektedir. Ses kayıt cihazları, müzik setleri, birçok elektronik
            alet, sesi algılayan müzik sistemleri bu çalışmalardan bazılarıdır.
            Ancak, tüm teknolojiye, bu teknolojide çalışan binlerce
            mühendise ve uzmana rağmen kulağın oluşturduğu netlik ve
            kalitede bir sese ulaşılamamıştır. En büyük müzik sistemi şir-
            ketinin ürettiği en kaliteli müzik setini düşünün. Sesi kaydetti-
            ğinde mutlaka sesin bir kısmı kaybolur veya az da olsa mutla-
            ka parazit oluşur veya müzik setini açtığınızda daha müzik baş-
            lamadan bir cızırtı mutlaka duyarsınız. Ancak insan vücudun-
            daki teknolojinin ürünü olan sesler son derece net ve kusur-
            suzdur. Bir insan kulağı, hiçbir zaman müzik setinde olduğu
            gibi cızırtılı veya parazitli algılamaz; ses ne ise tam ve net bir
            biçimde onu algılar. Bu durum, insan yaratıldığı günden bu yana
            böyledir.
                 Şimdiye kadar insanoğlunun yaptığı hiçbir görüntü ve ses
            cihazı, göz ve kulak kadar hassas ve başarılı birer algılayıcı ola-
            mamıştır. Ancak görme ve işitme olayında, tüm bunların öte-
            sinde, çok büyük bir gerçek daha vardır.
   169   170   171   172   173   174   175   176   177   178   179