Page 249 - Risale-i Nur - Sikke-i Tasdik-i Gaybi
P. 249

Halil İbrahim' in Manzumesidir

                                  ِ
                                          ِ
                                                                 ِ ِ
                            ِ
                                                                      ِ
                                    ٍ
                     ِ  ه
                       دم َ ْ  ِ      حب    حبيُ    َّلاا ء َشَ نم    نا ِ    و               ه  ناحبس  همساب
                                                         ُ
                                              َ ْ
                                         ْ
                           ُ َ ُ
                                     ْ
                                                                    ْ
                                                          َ َ ْ ُ
                            ِّ
                          ام ِ   ئ   شاد ادبَا هتاَكرب و  للّٰا     ةمحر و مُكيَلع م   َلاسلَا
                                          ِ
                           َ ً َ ُ ُ َ َ
                                                                َّ ُ
                                              ُ َ ْ َ َ ْ ْ َ
                                           ه َ
                        ً

                     Zerremizi Fart-ı Şefkatinle Şems-i Envârına düşürdün,
                     Cehlimizle enaniyetimizi Diyâr-ı İrfanına düşürdün.

                     Mâden-i nühasımızı Pota-i Fürkana düşürdün,
                     Hayfâ ki, o potada zünnar-ı inkârımızı düşürdün.

                     Sarây-ı Kâbe-i Ulyâya erip tûl-ü emelimizi düşürdün,
                     Makam-ı Nûr-u Tevhîde varıp hâb-ı hayâlimizi düşürdün.

                     Haremgâh-ı İlâhîde süveyda hücresine yükümüzü düşürdün,
                     Hey'et-i suretinin derunundaki mânaya gönlümüzü düşürdün.

                     Tâ Ezel sabahında Vahdet nağmesini işittin,
                     Leylâ yı zaman Kays ile bir demde görüştün.

                     Dost ikliminin lâlesinin bağlarına eriştin,
                     Vahdet-i Sâki midadını  مهيٰق   س Kevserine düşürdün.
                                           ْ ُ
                                               َ

                     Olmasaydın ey Risale-i Nur bize Sen armağan;
                     Câh-ı mâsiva, nefs-i tâğutla bel'ederdi bizi heman.

                     Dalâletten geçemez, küfür benliğinde kalırdık üryan,
                      ِ
                       للّٰ ادمح katremizi Bahr-i Envârına düşürdün.
                     ه ً ْ َ
                     Sendeki Esrâr-ı Hak   رت ف  وس yi söylesem,

                                        ن۪
                                          ي
                                           ٰ َ َ
                                                ْ َ
                     Gül vechindeki Lâhut benini şerh ve beyan eylesem.

                     Nur-u Hudâ, Mü'mine hedâ, dalâlete seyfi hemta mı desem;
                     Zülfikar ve Asâ-yı Mûsa ile münkirleri girdaba düşürdün.

                     Âşina-yı Bezm-i Hakdır Risale-i Nur Talebeleri;
                     Nur-u Yezdan, Feyz-i Kur'andır cümlesinin Rehberi.

                     Bu âciz nâtuvan onların bir hakir kemteri,
                     Halil İbrahime "Hâk-i Der-i Âl-i Abâ" tam düşürdün.
                                                                   ِ قِابْلا و   ه   ِ قِابْلَا
                                                                             َ
                                                                        ُ َ
                                                                    َ
                                                Duanıza çok muhtaç günahkâr Kardeşiniz
                                                                                     Hâk-i der-i Âl-i Abâ
   244   245   246   247   248   249   250   251   252   253   254