Page 159 - Kamil İman
P. 159

Adnan Oktar (Harun Yahya)





             çıktığı konusunda evrimcilerin bir açıklaması yoktur), zamanla bir diğerine
             dönüşmüş ve bütün türler bu şekilde ortaya çıkmışlardır. Teoriye göre bu
             hayali dönüşüm yüz milyonlarca yıl süren uzun bir zaman dilimini kapsamış
             ve kademe kademe ilerlemiştir.
                Bu durumda, iddia edilen uzun dönüşüm süreci içinde sayısız "ara tür-
             ler"in oluşmuş ve yaşamış olmaları gerekir.
                Örneğin geçmişte, balık özelliklerini taşımalarına rağmen, bir yandan
             da bazı sürüngen özellikleri kazanmış olan yarı balık-yarı sürüngen can-
             lılar yaşamış olmalıdır. Ya da sürüngen özelliklerini taşırken, bir yandan
             da bazı kuş özellikleri kazanmış sürüngen-kuşlar ortaya çıkmış olmalıdır.
             Bunlar, bir geçiş sürecinde oldukları için de, sakat, eksik, kusurlu canlılar
             olmalıdır. Evrimciler geçmişte yaşamış olduklarına inandıkları bu hayali
             varlıklara "ara-geçiş formu" adını verirler.
                Eğer gerçekten bu tür canlılar geçmişte yaşamışlarsa bunların sayılarının
             ve çeşitlerinin milyonlarca hatta milyarlarca olması gerekir. Ayrıca bu garip
             canlıların kalıntılarına mutlaka fosil kayıtlarında rastlanması gerekir. Darwin,
             Türlerin Kökeni'nde bunu şöyle açıklamıştır:
                Eğer teorim doğruysa, türleri birbirine bağlayan sayısız ara-geçiş çeşitleri
                mutlaka yaşamış olmalıdır... Bunların yaşamış olduklarının kanıtları da
                sadece fosil kalıntıları arasında bulunabilir.  (Charles Darwin, The Ori-
                gin of Species, New York: D. Appleton and Company  s. 161)
                Ancak bu satırları yazan Darwin, bu ara formların fosillerinin bir türlü
             bulunamadığının da farkındaydı. Bunun, teorisi için büyük bir açmaz
             oluşturduğunu görüyordu. Bu yüzden, Türlerin Kökeni kitabının "Teori-
             nin Zorlukları" (Difficulties on Theory) adlı bölümünde şöyle yazmıştı:

                Eğer gerçekten türler öbür türlerden yavaş gelişmelerle türemişse neden
                sayısız ara geçiş formuna rastlamıyoruz? Neden bütün doğa bir kar-
                maşa halinde değil de tam olarak tanımlanmış ve yerli yerinde? Sayısız
                ara geçiş formu olmalı, fakat niçin yeryüzünün sayılamayacak kadar çok
                                          157
   154   155   156   157   158   159   160   161   162   163   164