Page 175 - Kamil İman
P. 175
Adnan Oktar (Harun Yahya)
Ancak siz bu zifiri karanlıkta ışıklı, pırıl pırıl bir dünyayı seyretmektesi-
niz.
Üstelik bu o kadar net ve kaliteli bir görüntüdür ki 21. yüzyıl teknolojisi
bile her türlü imkana rağmen bu netliği sağlayamamıştır. Örneğin şu anda
okuduğunuz kitaba, kitabı tutan ellerinize bakın, sonra başınızı kaldırın
ve çevrenize bakın. Şu anda gördüğünüz netlik ve kalitedeki bu görüntüyü
başka bir yerde gördünüz mü? Bu kadar net bir görüntüyü size dünyanın
bir numaralı televizyon şirketinin ürettiği en gelişmiş televizyon ekranı
dahi veremez. 100 yıldır binlerce mühendis bu netliğe ulaşmaya çalışmak-
tadır. Bunun için fabrikalar, dev tesisler kurulmakta, araştırmalar yapıl-
makta, planlar ve tasarımlar geliştirilmektedir. Yine bir TV ekranına
bakın, bir de şu anda elinizde tuttuğunuz bu kitaba. Arada büyük bir netlik
ve kalite farkı olduğunu göreceksiniz. Üstelik, TV ekranı size iki boyutlu
bir görüntü gösterir, oysa siz üç boyutlu, derinlikli bir perspektifi izlemek-
tesiniz.
Uzun yıllardır on binlerce mühendis üç boyutlu TV yapmaya, gözün
görme kalitesine ulaşmaya çalışmaktadırlar. Evet, üç boyutlu bir televizyon
sistemi yapabildiler ama onu da gözlük takmadan üç boyutlu görmek
mümkün değil, kaldı ki bu suni bir üç boyuttur. Arka taraf bulanık, ön
taraf ise kağıttan dekor gibi durur. Hiçbir zaman gözün gördüğü kadar net
ve kaliteli bir görüntü oluşmaz. Kamerada da, televizyonda da mutlaka
görüntü kaybı meydana gelir.
İşte evrimciler, bu kaliteli ve net görüntüyü oluşturan mekanizmanın
tesadüfen oluştuğunu iddia etmektedirler. Şimdi biri size, "odanızda duran
televizyon tesadüfler sonucunda oluştu, atomlar biraraya geldi ve bu gö-
rüntü oluşturan aleti meydana getirdi" dese ne düşünürsünüz? Binlerce
kişinin biraraya gelip yapamadığını şuursuz atomlar nasıl yapsın?
173