Page 251 - Münafığın Sırları
P. 251
Harun Yahya (Adnan Oktar) 249
En büyük müzik sistemi şirketinin ürettiği en kaliteli müzik se-
tini düşünün. Sesi kaydettiğinde mutlaka sesin bir kısmı kaybolur
veya az da olsa mutlaka parazit oluşur veya müzik setini açtığınızda
daha müzik başlamadan bir cızırtı mutlaka duyarsınız. Ancak insan
vücudundaki teknolojinin ürünü olan sesler son derece net ve ku-
sursuzdur. Bir insan kulağı, hiçbir zaman müzik setinde olduğu gi-
bi cızırtılı veya parazitli algılamaz; ses ne ise tam ve net bir biçimde
onu algılar. Bu durum, insan yaratıldığı günden bu yana böyledir.
Şimdiye kadar insanoğlunun yaptığı hiçbir görüntü ve ses cihazı,
göz ve kulak kadar hassas ve başarılı birer algılayıcı olamamıştır.
Ancak görme ve işitme olayında, tüm bunların ötesinde, çok bü-
yük bir gerçek daha vardır.
Beynin İçinde Gören ve
Duyan Şuur Kime Aittir?
Beynin içinde, ışıl ışıl renkli bir dünyayı seyreden, senfonileri, kuş-
ların cıvıltılarını dinleyen, gülü koklayan kimdir?
İnsanın gözlerinden, kulaklarından, burnundan gelen uyarılar,
elektrik sinyali olarak beyne gider. Biyoloji, fizyoloji veya biyo-
kimya kitaplarında bu görüntünün beyinde nasıl oluştuğuna dair bir-
çok detay okursunuz. Ancak, bu konu hakkındaki en önemli ger-
çeğe hiçbir yerde rastlayamazsınız: Beyinde, bu elektrik sinyalle-
rini görüntü, ses, koku ve his olarak algılayan kimdir? Beynin için-
de göze, kulağa, burna ihtiyaç duymadan tüm bunları algılayan bir
şuur bulunmaktadır. Bu şuur kime aittir?
Elbette bu şuur beyni oluşturan sinirler, yağ tabakası ve sinir hüc-
relerine ait değildir. İşte bu yüzden, herşeyin maddeden ibaret ol-