Page 95 - Münafığın Sırları
P. 95
Harun Yahya (Adnan Oktar) 93
edemedikleri, O'nun her yaptıklarına şahit olduğunu kavraya-
madıkları için de Rabbimizden korkmazlar. Eğer bir kişi 'Ben
Allah'ı seviyorum ama O'ndan korkmuyorum' diye ortaya çı-
karsa veya fiili olarak böyle düşündüğünü hissettirecek eylem-
lerde bulunursa, o kişi tam anlamıyla samimiyetsiz demektir.
Nitekim münafıkların yaşamlarına baktığımızda bu ruh
halinin tüm tavırlarına hakim olduğunu görürüz. Münafık ken-
dince 'Allah'tan korktuğunu' iddia eder, ancak fiiliyatına baktı-
ğımızda elçiye ve müminlere zarar vermeye çalıştığını, onların
aleyhinde faaliyetler yürüttüğünü ve onlar hakkında kendince
iftiralarda bulunduğunu görürüz. Buradan da ortaya çıkan, bu
kişinin Allah'tan gerçekten korkmadığıdır. Ayrıca yukarıda da
belirttiğimiz gibi, kendi kafasından sapkın bir din anlayışı çıka-
ran ve bu çarpık dinin kurallarına göre yaşamayı kendine amaç
edinen münafığın korkusu, insanların rızalarını kazanamamak-
tan yanadır. Nitekim o, insanların her birinin bağımsız birer
güç olduğuna inanmaktadır. Hepsinin ayrı ayrı rızasını ve beğe-
nisini kazanmak zorunda hisseder kendini.
Fakat bilmediği ve kavrayamadığı önemli bir gerçek vardır
ki o da, her insanın yalnızca Allah'ın yarattığı bir "kul" olduğu-
dur. Her biri, Allah'ın dilemesiyle var olan ve yine dilemesiyle
can veren varlıklardır. Münafık bu gerçeği anlayamaz. Daha
doğrusu anlamak istemez. Çünkü onun sapkın dinine göre 'in-
sanların rızasını gözetmek' vazgeçilmez bir ibadettir. Korkula-
rı da bu kıstasa dayanmaktadır.
İnsanlardan korkmaları ve onların rızalarını gütmeleri, zor
anlarda da kendini gösterir. Kuran'da, kendilerine karşı birle-
şen insan topluluğunu görünce korkup yılgınlaşan münafıklar-