Page 115 - Şeytanın Bir Silahı Romantizm
P. 115
Harun Yahya (Adnan Oktar)
olduğunun farkında değildirler.
Allah'ın din ahlakından uzak yaşadık-
ları için, daha önce de belirttiğimiz gibi,
113
büyük bir batağın içinde olmalarına
rağmen kendilerini doğru yolda zan-
netmektedirler. Yalnızca Allah'a iman
etmedikleri için, akıl ve anlayışları kö-
relmiştir.
Akılsızlık içinde yaşanan söz ko-
nusu şirk sevgisi, birbirlerini adeta ilah
edinmiş olan kadın ve erkekleri bazen
çok büyük felaketlere sürükler. Örne-
ğin, birbirine aşık iki gencin birlikte in-
Genç ler ara sın da sevgi yönelttiği
tihar edecek derecede akılları kapana-
in sa nı dü şün mek, gör dü ğü bir il -
bilir. Dünya şartlarının, biraraya gelme- gi siz lik ten do la yı bu na lı ma gir -
mek, sık rast la nan bir du rum dur.
lerini engellediği iki genç aşklarını söz-
de "ebedileştirmek", "ruhlarının sonsu-
za kadar birlikte olması" gibi anlamsız ve gerçek dışı telkinlerle elele
tutuşup bir köprüden atlayabilirler. Oysa bunu yaparken, aslında ken-
dilerini cehennem çukuruna attıklarının farkında değildirler. Haram
olan bir fiili bir mahsur görmeden gerçekleştirmekte ve öldüklerinde
Allah'a kavuşacaklarına değil birbirlerine kavuşacaklarına inanmakta-
dırlar. Son anda ölüm meleklerini gördüklerinde bunu anlarlar, ancak
artık iş işten geçmiştir. Gazetelerde sık sık ümitsiz aşıkların intiharla-
rından, geride bıraktıkları duygusal mektuplardan bahseden haberle-
re rastlamak mümkündür. Tüm bunlar romantizmin insanların akılla-
rını ve şuurlarını ne derece kapatabildiğinin somut örnekleridir.
Ne var ki, bu dünyada romantizm nedeniyle gözü kapalı bağlan-
dığı, adeta ilah edindiği eşini kişi ahirette kendi nefsini kurtarmak için
fidye olarak vermeye kalkacaktır. Çünkü gözündeki perde kalkmış,
kendisine vaat edilen azabın gerçek olduğunu anlamıştır. Ayetlerde
bu kimselerin ahiretteki tavırları şöyle tarif edilir: