Page 237 - Tarihi Bir Yalan Kabataş Devri
P. 237

ADNAN OKTAR                               (HARUN YAHYA)



                   Evrim teorisi, Yaratılış'ı cahilce reddettiği için, o "ilk hücre"nin,
              hiçbir plan ve düzenleme olmadan, doğa kanunları içinde kör tesa-
              düflerin ürünü olarak meydana geldiğini iddia eder. Yani teoriye
              göre, cansız madde tesadüfler sonucunda ortaya canlı bir hücre çı-
              karmış olmalıdır. Ancak bu, bilinen en temel biyoloji kanunlarına
              aykırı bir iddiadır.


                               "Ha yat Ha yat tan Ge lir"
                   Darwin, kitabında hayatın kökeni konusundan hiç söz etme-
              mişti. Çünkü onun dönemindeki ilkel bilim anlayışı, canlıların çok
              basit bir yapıya sahip olduklarını varsayıyordu. Ortaçağ'dan beri
              inanılan "spontane jenerasyon" adlı teoriye göre, cansız maddelerin
              tesadüfen biraraya gelip, canlı bir varlık oluşturabileceklerine inanı-

              lıyordu. Bu dönemde böceklerin yemek artıklarından, farelerin de
              buğdaydan oluştuğu yaygın bir düşünceydi. Bunu ispatlamak için
              de ilginç deneyler yapılmıştı. Kirli bir paçavranın üzerine biraz buğ-
              day konmuş ve biraz beklendiğinde bu karışımdan farelerin oluşa-
              cağı sanılmıştı.
                   Etlerin kurtlanması da hayatın cansız maddelerden türeyebil-
              diğine bir delil sayılıyordu. Oysa daha sonra anlaşılacaktı ki, etlerin
              üzerindeki kurtlar kendiliklerinden oluşmuyorlar, sineklerin getirip
              bıraktıkları gözle görülmeyen larvalardan çıkıyorlardı.
                   Darwin'in Türlerin Kökeni adlı kitabını yazdığı dönemde ise,
              bakterilerin cansız maddeden oluşabildikleri inancı, bilim dünya-
              sında yaygın bir kabul görüyordu.
                   Oysa Darwin'in kitabının yayınlanmasından beş yıl sonra, ün-
              lü Fransız biyolog Louis Pasteur, evrime temel oluşturan bu inancı
              kesin olarak çürüttü. Pasteur yaptığı uzun çalışma ve deneyler so-
              nucunda vardığı sonucu şöyle özetlemişti:









                                            235
   232   233   234   235   236   237   238   239   240   241   242