Page 47 - Kötülüğün Sessiz Dili
P. 47
Kötülü¤ün Sessiz Dilini Konuflanlar 45
kendilerini kurtarabilmek adına, yaptıkları samimiyetsiz bir tav-
rın sorumluluğunu bir başkasının üzerine yüklemeye çalışırlar.
Ancak bu noktada akla sadece işlenen bir suçu kabaca bir baş-
kasının üzerine atmak gelmemelidir. Örneğin bir kişiye bir eş-
ya için "bunu sen mi aldın?" dendiğinde, bu kişi "hayır ben de-
ğil, filanca kişi aldı" diye yalan söyleyecek olsa, diğer kişiye so-
rulduğunda yalanın hemen ortaya çıkacağı bellidir. Üstelik de
yalanın Allah'ın insanlara yasakladığı bir davranış şekli olduğunu
bilen kimseler, bile bile böyle bir tavır göstermeye vicdanen ya-
naşmazlar. Dolayısıyla şeytan, açıkça kötülük yapmaktan sakı-
nan bu gibi kimselere genellikle bu tarz açık yalanlar söyletmek-
te başarılı olamayabilir. Bu durumda yapabileceği, onları kendi
ince metodlarına dayalı eylemlerde bulunmaya teşvik etmektir.
Bunun için kullandığı yöntem ise, bir kötülüğü yaparken bundan
duyacakları vicdani huzursuzluğu örtebilmek için, bu davranış-
larının sorumluluğunu bir başkasına yüklemeye teşvik etmek
olur.
Şeytanın bu şekilde kandırdığı kimseler kendilerini temize
çıkarabilmek için çevrelerindeki insanların iyi niyetli sözlerini ya
da davranışlarını çarpıtır ve bunları mazeret göstererek kötü
tavırlarını meşru hale getirmeye çalışırlar. Kendi davranışlarının
sorumluluğunu yükleyecekleri bu kişilerin özellikle samimiyet-
leri, dürüstlükleri, güvenilirlikleri ve güzel ahlaklarıyla tanınan
kimselerden olmasına büyük özen gösterirler. Bu yolla, kendi-
lerinin iyi niyetli bir şekilde, yalnızca bu kimselerin sözüne uy-
duklarını söyler; eğer ortada yanlış bir tavır varsa bunun asıl so-
rumluluğunun bu kişilerde olduğunu öne sürerler. Savundukla-
rı bu çarpık mantığa göre kendilerinin hiçbir suçu yoktur; on-
lar yalnızca "dürüst, samimi ve güvenilir" bildikleri insanların sö-
züne uymuş, dolayısıyla ortaya çıkan yanlış tavra da bu kişiler