Page 215 - Risale-i Nur - Mesnevi-i Nuriye
P. 215

218                                                                                              MESNEVÎ-Î NURİYE

           içindir, inhisar için değildir. Yani, o şeyin gayeleri, zikredilen gayeye
           münhasır değildir. Ancak o şeyin Nizam ve İntizam ve sair faydalarına
           insanın  nazar-ı  dikkatini  celbetmek  için  insanlara  raci'  o  faideyi
           zikrediyor. Meselâ:

                                              ِ
                     باسحْل    يْ     او    نسلا    د      دع   اومَلعتل         ۞         َلزانم     هانردق   َّ َ    رمقْلاو
                       ِ
                              ي ِ
                                                       ِ
                  َ َ       َ َ  ِّ  َ َ َ  ُ ْ  َ       َ َ  ُ َ ْ  َ َ َ َ
           Âyet-i  Kerime  ile  zikredilen  faide,  takdir-i  kamerin  binlerce
           faidelerinden  biridir.  Yoksa,  takdir-i  kamer  bu  faideye  münhasır
           değildir.  Yani,  kamer  yalnız  bu  gaye  için  değildir.  Bu  gaye  onun
           gayelerinden biridir.
                  İ'lem  Eyyühel-Aziz!  Cenab-ı  Hakk'a  mahsus  taklidi  mümkün
           olmayan  en  bahir  Tevhid  sikke  ve  mühürlerinden  biri,  gayr-ı  ma'dud
           muhtelif eşyayı  basit bir şeyden halketmektir. Evet  pek basit olan şu
           topraktan binlerce enva', muhtelif nebatat, gayr-ı mütenahî bir Kudret
           ile, bir İlim ile, pek büyük bir İttikan, bir sühuletle yaratılmakta olduğu
           Tevhidin  öyle  bir  bürhanıdır  ki;  hem  taklidi,  hem  tenkidi  imkân
           haricidir.
                  İ'lem  Eyyühel-Aziz!  Hayat-ı  insaniyenin  vezaifinden  biri  de
           kendi  cüz'î  sıfatlarını  şuunatını,  Hâlıkın  küllî  Sıfatlarını,  Şuunatını
           fehmetmek  için  bir  mikyas  yapmaktır.  Amma,  Âlem-i  Âhirette
           Haşirdeki Şuunat-ı Azîmesini ve Kıyamette emvatın İhyasıyla ahval-i
           umumiyesini  fehmetmek  için,  ancak  güz  mevsiminin  kıyametiyle
           baharların  haşri,  Haşir  ve  Kıyamet-i  Kübrada  Hâlık'ın  Şuunatına
           mikyas olabilir.
                  İ'lem  Eyyühel-Aziz!  Müslümanları  lehviyat-ı  nevmiye  mesa-
           besinde olan dünya hayatına davet etmekle, Cenab-ı Hakk'ın helâl ettiği
           tayyibat  dairesinden,  haram  ettiği  habisat  mezbelesine  teşvik  eden
           adamın meseli öyle bir sarhoşa benzer ki:
                  Parçalayıcı  arslan  ile,  ünsiyetli  ehlî  atı  birbirinden  tefrik
           edemiyor.  Sehpa  ağacı  ile  jimnastik  ağacını  birbirinden  ayıramıyor.
           Kanlı yarayı kırmızı gülden temyiz edemediği halde, kendisini mürşid
           bilerek İrşad ve nasihata çıkıyor.
                  Esna-yı İrşadda bir adama rastgelir. Zavallı adamın arka tarafın-
           da korkunç bir arslan duruyor. Ön tarafında da sehpa ağacı kurulduğu
           gibi,  her  iki   yanında   da   dehşetli   yaralar   var.  Fakat  adamcağızın
   210   211   212   213   214   215   216   217   218   219   220