Page 54 - Risale-i Nur - Mesnevi-i Nuriye
P. 54

KATRE                                                                                                                        57


             Ve  keza  bir  nev'e  Hâlık  olabilmek,  cinse  de  Hâlık  olabilmeye

                                          ِ
                                               ٓ ِ
          mütevakkıftır. En nihayet iş    وه َّلاا   هىلا  َلا  لِلَّا da nihayet bulur.
                                                  ُ ه
                                      َ ُ
                 Ve  keza  Hilkat  ve  Yaratılışın  Vâcib-ül  Vücud'a  isnad
          edilmesini,  nazarları  çok  kısa  olanlar,  baid,  garib,  külfetli  olduğunu
          tevehhüm etmekle inkârına zehab ediyorlar. Halbuki esbaba isnad edilir
          ise  onların  tevehhüm  ettikleri  bu'd,  garabet,  külfet  kat  kat  muzaaf
          olarak Hakikate inkılab eder. Çünki  Vâcibe daha kolay olur. Meselâ,
          bir adamdan birkaç şeyin sudûru, birkaç adamdan bir şeyin sudûrundan
          daha  ehvendir.  Meselâ  bal  arısının  Hilkati,  Kudret-i  İlahiyeye  isnad
          edilmezse nihayetsiz müşkilât olur.

                 Maahaza,  Vâhidin  kesrete  yaptığı  vaziyet  ve  maslahatı,  kesret
          çok meşakkatlerden sonra yapabilir. Meselâ, bir kumandanın pek çok
          neferlere  verdiği  intizam  vaziyeti,  o  neferlere  verilse  sühuletle
          yapamazlar.  Demek  Hâlık-ı  Vâhid'e  yapılan  isnadda,  zahiren  bu'd  ve
          garabet  varsa  da  esbab  ve  kesrete  edilen  isnadda,  muzaaf  olarak
          müteselsil muhaller vardır. Şöyle ki:

                 Her bir zerrede, Vâcib-ül Vücud'un Sıfatlarını farzetmek lâzım
          geliyor. Çünki nakıştaki Kemal, san'attaki Hüsün o Sıfatları ister. Hem
          şirketi kabul etmeyen Vücub hakkında, gayr-ı mütenahî şeriklerin farzı
          lâzımdır.  Hem  her  bir  zerrenin,  bütün  zerrelere  hem  hâkim-i  mutlak,
          hem mahkûm-u mutlak olması lâzım geliyor. Çünki nizam ve intizam
          öyle ister. Hem her bir zerrede, ihatalı bir şuur, tam bir İlim lâzımdır.
          Çünki zerreler arasında Tesanüd ve Müvazene vardır. Bu Tesanüd ve
          Müvazene ise İlim ile olur.
                 İşte,  eşyayı  esbaba  isnad  etmekte  bu  kadar  muhaller  vardır.
          Amma  Sahib-i  Hakikî  olan  Vâcib-ül  Vücud'a  isnad  edildiği  vakit,  o
          zerreler şöyle bir vaziyete girerler ki, şemsin cilvelerine, timsallerine,
          lem'alarına  mazhar  olan  su  katreleri  gibi;  Kudret-i  Ezeliyenin  Nuranî
          Tecellisine, Cilvelerine, Lem'alarına o zerreler de mazhar olup, Sahib-i
          Kudretin izniyle, gayr-ı mütenahî olan İlim ve İradesiyle, o zerrelerde
          teşekkülât  ve  terkibat  yapılır.  Binaenaleyh  Kudret-i  Ezeliyenin  bir
          Lem'ası  Kudretin  hâsiyetine  mâlik  olduğundan,  esbabın  binler
          lem'asından ve esbabın sultanından daha tesirlidir. Çünki bunda tecezzi
          ve inkısam vardır, Kudret-i Ezeliyede ise yoktur.
   49   50   51   52   53   54   55   56   57   58   59