Page 113 - Dünya Hayatında Tüm Zevkleri Tüketenler
P. 113
Harun Yahya (Adnan Oktar) 111
Samimiyetin zevkini tadamazlar
Samimiyet, insanın içiyle dışının bir olması, kalbinde ne his-
sediyor, ne yaşıyorsa dışarıya da bunu yansıtmasıdır. Son dere-
ce dürüst, açık ve net olması, gerçek düşüncelerini, duyguları-
nı hiç saklamadan, hiç hesap yapmadan, kendisini olduğundan
farklı göstermeye çalışmadan, gerçek karakterini açıkça ortaya
koymasıdır. Samimiyet, güven telkin eden, bir insana sevgi,
saygı duyarak bağlanmayı sağlayan özelliklerdendir. Allah insa-
nı bu ahlakı yaşadığı takdirde rahat edecek ve bu şekilde kal-
ben huzurlu ve mutlu olabilecek şekilde yaratmıştır.
Hayatını samimiyetten uzak bir şekilde sürdüren bir insan,
başta kendisine olan saygısını yitirdiği gibi, çevresindeki "arka-
daşım", "dostum" ya da "yakınım" dediği insanlara karşı gerçek
anlamda bir sevgi ya da saygı da hissedemez. İçinin dışının fark-
lı olduğunu, karşısındaki insanı az bile olsa aldattığını, mutlak
bir dürüstlük ve açıklık içerisinde olmadığını, gerektiğinde
rahatlıkla yapmacıklığa sığınabileceğini bilmek, bu insanları en
yakınlarıyla olduklarında bile sahte ve sıkıntılı bir hayat içeri-
sinde yaşamaya iter.
Cahiliye toplumlarında insanların birçoğu bu sıkıntıyı yaşa-
makta, samimiyetin zevkinden mahrum bir hayat sürmektedir-
ler. Sevgi, saygı, sadakat gibi pek çok güzel duyguyu kalplerin-
de yaşayamamakta, tüm bunların hep taklidini yaparak hayatla-
rını sürdürmektedirler. Ancak elbette bu yapmacıklık ve suni-
lik etraflarındaki insanlar tarafından kolaylıkla anlaşılmaktadır.
Çünkü insan bir konuda kalbinde ne hissediyorsa bu ister iste-
mez tavırlarına da yansır. Birini gerçekten içtenlikle seviyorsa,
bunu her ne kadar saklamak istese de başaramaz. Bir şekilde