Page 138 - Ölüm Kıyamet Cehennem
P. 138

132                 ÖLÜM KIYAMET CEHENNEM

            bir daha hiç sonunun gelmeyeceğini, cehennemden hiçbir zaman
            çıkış olmayacağını bilmenin verdiği ümitsizlik hissi dünyadaki
            herhangi bir ümitsizlik hissiyle kıyaslanamayacak bir duygudur.
               Kuran’daki tasvirlerden anlaşıldığına göre cehennem, pis
            kokusu, dar, gürültülü, karanlık, isli, dumanlı, izbe ve tekin ol-
            mayan mekanları, hücreleri kavurucu sıcaklığı, en iğrenç yiye-
            cek ve içecekleri, ateşten elbiseleri, sonsuza kadar artan aza-
            bıyla Allah’ın kudretinin ve adaletinin tecelli ettiği bir mekan-
            dır. Ancak söz konusu ortamı, fikir vermesi açısından bazı yön-
            lerden, nükleer savaş sonrasındaki dünyayı tasvir eden filmler-
            deki karanlık, alabildiğine pis, iğrenç, bunaltıcı ortamlara ben-
            zetebiliriz. Elbette böyle bir mekanda ona uygun bir hayat söz
            konusudur. Cehennem ehli duyar, konuşur, tartışır, kaçmaya
            çalışır, ateşte yakılır, azabın hafifletilmesini ister, susar, acıkır,
            pişmanlık duyar.
               Bu ortamda cehennemlikler pis ve iğrenç mekanlarda hay-
            vanlar gibi yaşarlar. Yiyecek olarak yalnızca zakkum ağacını ve-
            ya darı dikenini bulabilirler. İçecek olarak ise irin, kan ve kay-
            nar sudan başka bir şeyleri yoktur. Bu arada ateş onları her
            yanlarından kuşatmıştır. Yanan derilerinin yerine yenileri yara-
            tılır. Böylece ateşin verdiği acı, kesintisiz bir şekilde hiç hafifle-
            meden devam eder. Derileri dökülmüş, etleri yanmış, bütün
            vücutları yanık, kan, irin içinde olduğu halde zincirlere vurulur
            ve kırbaçlanırlar. Tasmalandırılır, elleri boyunlarına bağlı ola-
            rak daracık yerlere atılırlar.
               Zebaniler tarafından ateşten yataklara yatırılırlar, üzerleri-
            ne örttükleri örtüler bile ateştendir. Bu azaptan kurtulabilmek
            için sürekli feryat ederler, yalvarırlar, ama kendilerine cevap
            bile verilmez. En azından, bir günlük de olsa azabın hafifleme-
            sini isterler, ama yine aşağılanma ve azapla karşılık görürler.
   133   134   135   136   137   138   139   140   141   142   143