Page 144 - Ölüm Kıyamet Cehennem
P. 144

138                 ÖLÜM KIYAMET CEHENNEM

            iken birbirlerini çok sevdiklerini söyleyen ve birlikte Allah’a
            karşı isyan eden inkarcılar, cehennemde birbirlerinin ateşini
            beslerler. Orada tam bir ihanet söz konusudur. Allah’tan baş-
            ka edinmiş oldukları tüm dostlar, en yakınları, eşleri dahi birer
            düşman haline gelmişlerdir.
               İnsanın en büyük organı vücudunu çepe çevre saran, hisset-
            mesini, zevk almasını sağlayan derisidir. Kalınlığı birkaç mili-
            metreyi geçmez. İnsanın en çok değer verdiği yüzü, elleri, kol-
            ları, bacakları ve diğer bütün organları deri tarafından sarma-
            lanmıştır. Ancak deri hassaslığı yüzünden en büyük acı kaynağı
            olabilir. Derinin en zayıf olduğu nokta ise ateşe ve kaynar sıvı-
            lara karşı olan zafiyetidir. Ateş deriyi kavurur yakar, kaynar su
            ise haşlar. Kaynar su insanın derisini tek bir nokta boşta bırak-
            maksızın çepeçevre sarar. İncecik deriyi kabartır, deri iltihapla
            şişer, su toplar ve patlar, böylece dayanılmaz bir azaba neden
            olur. Dünyadaki fiziksel güzellik kuvvet, makam, şöhret kısaca-
            sı hiçbir şey insanı kaynar bir suya karşı dayanıklı kılmaz. Ku-
            ran’da bildirildiğine göre, “küfre saptıklarından dolayı onlar
            için çılgınca kaynar sular ve acıklı bir azab vardır”. (Enam
            Suresi, 70) Vakıa Suresi’nde şöyle buyrulur:
                Ve eğer o, yalanlayan sapıklardan ise artık (onun
                için) alabildiğine kaynar sudan bir şölen vardır. Ve
                çılgınca yanan ateşe bir atılma da. Şüphesiz bu, kesin
                bilgi ifade eden bir gerçektir. (Vakıa Suresi, 92-95)
               Bir başka surede ise, inkarcılara yapılacak kaynar su azabı
            şöyle anlatılır:

                Onu tutun da cehennemin orta yerine sürükleyin.
                Sonra kaynar suyun azabından başının üstüne dökün;
                (Azabı) tad; çünkü sen, (kendince) üstün, onurluy-
   139   140   141   142   143   144   145   146   147   148   149