Page 147 - Ölüm Kıyamet Cehennem
P. 147
Harun Yahya (Adnan Oktar) 141
boğar, yüksek nem en temel ihtiyaç olan nefes almayı zorlaştı-
rır. Nefes alamamak insanı şiddetli biçimde bunaltır, göğsü da-
ralır, kalbi sıkışır. Çok sıcak ve nemli havalarda gölge bile ra-
hatlatıcı olmaz. Görünmeyen ama yoğun bir tabaka insanı çe-
peçevre kuşatır, nefes borusundan girip göğsünü tıkar. Örne-
ğin lüks saunalardaki yüksek ısı ve neme insan çok kısa bir sü-
re dayanabilir. On dakika yoğun buhar altında kalmaya dayana-
mayan birisi saunaya kapatılsa kısa bir süre içinde fenalık geçi-
rir. Biraz daha uzun kalırsa, aşırı nem ve sıcaktan ölebilir.
Cehennemde de bu boğucu atmosfer çok yoğun bir biçim-
de hakimdir. Dünyada sıcağa karşı birçok önlem geliştirmiş
olan insan cehennemde çaresizdir. Ortam en sıcak çölden da-
ha sıcak, en karanlık, izbe hücrelerden daha sıkıntı verici ve
pistir. Sıcak insanın en küçük parçası olan hücrelerine dek iş-
ler. İnkarcılar için kavurucu sıcağa karşı bir koruyucu, ferahla-
ma veya serinleme imkanı yoktur. Kuran’da, cehennem ehlinin
bu durumundan şöyle söz edilir:
“Ashab-ı Şimal”, ne (mutsuzdur o) “Ashab-ı Şimal.”
Hücrelere işleyen kavurucu bir sıcaklık ve kaynar su.
Ve kapkara dumandan bir gölge içindedirler. Ki o, ne
serindir, ne ferahlatıcı (kerim). (Vakıa Suresi, 41-44)
O gün, yalanlayanların vay haline. Kendisini yalanla-
dığınız (azab)a gidin. Üç dala ayrılmış bir gölgeye gi-
din. Ne gölge altında barındırır, ne (yakıcı) alevden
korur. (Mürselat Suresi, 28-31)
Bu denli boğucu bir atmosfer içinde, bir de dar bir yere so-
kulma azabı vardır. Furkan Suresi’nde, inkarcılara uygulanacak
bu ceza şöyle anlatılır:
Elleri boyunlarına bağlı olarak, sıkışık bir yerine atıl-