Page 168 - Ölüm Kıyamet Cehennem
P. 168

162                 ÖLÜM KIYAMET CEHENNEM

            leri müminlerin büyük bir rahatlık içinde, görkemli mekanlar-
            da, muhteşem evlerde, nefis yiyecek ve içecekleri tattıklarını
            görürler. Kendi yaşadıkları azab ve aşağılanmaya karşılık, mü-
            minlerin böylesine büyük bir nimet, övülmüşlük ve huzur için-
            de olduğunu fark ederler.
               Bu ise yaşadıkları azabı daha da şiddetlendirir. Duydukları
            pişmanlık, dayanılmaz boyutlara varır. Dünyada iken iman et-
            memiş, müminlerin aksine Allah’ın hükümlerine itaat etmemiş
            olmalarının kahredici pişmanlığı içinde boğulurlar.
               Bu psikoloji içinde cennet ehliyle diyalog kurmaya, hatta
            onlardan yardım dilemeye de çalışırlar. Yalvarırlar, ancak yine
            boşunadır. Kuran’da, cennet ve cehennem ehli arasındaki bu
            diyalog şöyle haber verilir:
                Onlar (müminler) cennetlerdedirler; birbirlerine so-
                rarlar. Suçlu-günahkarları;

                “Sizi şu cehenneme sürükleyip-iten nedir?”
                Onlar: “Biz namaz kılanlardan değildik” dediler.

                “Yoksula yedirmezdik.

                (Batıla ve tutkulara) Dalıp gidenlerle biz de dalar gi-
                derdik.

                Din (hesap ve ceza) gününü yalan sayıyorduk.
                Sonunda yakîn (kesin bir gerçek olan ölüm) gelip bi-
                ze çattı.”

                Artık, şefaat edenlerin şefaati onlara bir yarar sağla-
                maz. (Müddesir Suresi, 40-48)
               Müminler ile münafıklar arasında olan konuşmalar da Ku-
            ran’da bildirilmektedir. Münafıklar, dünyada iken bir süreliğine
   163   164   165   166   167   168   169   170   171   172   173