Page 195 - Ölüm Kıyamet Cehennem
P. 195

Harun Yahya (Adnan Oktar)               189

             Yukarıda da belirtildiği gibi, evrim teorisine inananlar, büyük
           bir varilin içine birçok atomu, molekülü, cansız maddeyi doldu-
           ran ve bunların karışımından zaman içinde düşünen, akleden, bu-
           luşlar yapan profesörlerin, üniversite öğrencilerinin, Einstein,
           Hubble gibi bilim adamlarının, Frank Sinatra, Charlton Heston
           gibi sanatçıların, bunun yanı sıra ceylanların, limon ağaçlarının,
           karanfillerin çıkacağına inanmaktadırlar. Üstelik, bu saçma iddi-
           aya inananlar bilim adamları, pofesörler, kültürlü, eğitimli insan-
           lardır. Bu nedenle evrim teorisi için "dünya tarihinin en büyük ve
           en etkili büyüsü" ifadesini kullanmak yerinde olacaktır. Çünkü,
           dünya tarihinde insanların bu derece aklını başından alan, akıl ve
           mantıkla düşünmelerine imkan tanımayan, gözlerinin önüne san-
           ki bir perde çekip çok açık olan gerçekleri görmelerine engel
           olan bir başka inanç veya iddia daha yoktur.
             Bu, Afrikalı bazı kabilelerin totemlere, Sebe halkının Güneş'e
           tapmasından, Hz. İbrahim'in kavminin elleri ile yaptıkları putlara,
           Hz. Musa'nın kavminin altından yaptıkları buzağıya tapmalarından
           çok daha vahim ve akıl almaz bir körlüktür. Gerçekte bu durum,
           Allah'ın Kuran'da işaret ettiği bir akılsızlıktır. Allah, bazı insanla-
           rın anlayışlarının kapanacağını ve gerçekleri görmekten aciz du-
           ruma düşeceklerini birçok ayetinde bildirmektedir. Bu ayetler-
           den bazıları şöyledir:
                Şüphesiz, inkar edenleri uyarsan da, uyarmasan
                da, onlar için fark etmez; inanmazlar. Allah, onla-
                rın kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir; gözle-
                rinin üzerinde perdeler vardır. Ve büyük azab on-
                laradır. (Bakara Suresi, 6-7)

                … Kalbleri vardır bununla kavrayıp-anlamazlar,
                gözleri vardır bununla görmezler, kulakları vardır
   190   191   192   193   194   195   196   197   198