Page 24 - Risale-i Nur - Şualar
P. 24

26                                                                                                                                      ŞUÂLAR


          ve zerrenin san'atı zerre kadar kıymeti kalmaz ve herşey manen sukut
          ettiği gibi maddeten dahi o derece sukut edecekti ki, koca dünyayı beş
          para ile kimse almazdı.

              Madem  Hakikat  budur.  Ve  madem  herşey  nihayet  derecede  hem
          kıymetdar, hem  san'atlı,  hem  manidar, hem  kuvvetli  görünüyor,  gözü-
          müzle görüyoruz. Elbette Tevhid yolundan başka yol yoktur ve olamaz.
          Eğer  olsa,  bütün  mevcudatı  değiştirmek  ve  dünyayı  ademe  boşaltıp,
          yeniden  ehemmiyetsiz  müzahrefatla  doldurmak  lâzım  gelecek.  Tâ  ki,
          şirke yol açılabilsin. İşte İmam-ı Ali'nin (R.A.) tabirince Siracinnur ve
          Siracissürc  olan  Resail-in Nur'da Tevhide dair beyan ve izah edilen
          yüzler  Bürhanlardan  birtek  Bürhanın  icmalini  işittin,  ötekileri  kıyas
          edebilirsin.

              TEVHİDİN  ÜÇÜNCÜ  MUKTEZİSİ:  Her  şeyde,  hususan
          Zîhayat masnulardaki Hilkat fevkalâde san'atkârane olmakla beraber, bir
          çekirdek bir meyvenin ve bir meyve bir ağacın ve bir ağaç bir nev'in ve
          bir nev' bir Kâinatın bir küçük nümunesi, bir misal-i musaggarası, bir
          muhtasar  fihristesi,  bir  mücmel  haritası,  bir  manevî  çekirdeği  ve  İlmî
          Düsturlar  ile  ve  Hikmet  Mizanları  ile  Kâinattan  süzülmüş,  sağılmış,
          toplanmış  birer  câmi'  noktası  ve  mayelik  birer  katresi  olduğundan,
          onlardan birisini İcad eden Zât, her halde bütün Kâinatı İcad eden aynı
          Zâttır. Evet bir kavun çekirdeğini Halk eden Zât, bilbedahe kavunu Halk
          edendir; Ondan başkası olamaz ve olması muhal ve imkânsızdır.

              Evet  biz  bakıyoruz,  görüyoruz  ki:  Kanda  her  bir  zerre  o  kadar
          muntazam ve çok vazifeleri görüyor ki, yıldızlardan geri kalmıyor. Ve
          kanda bulunan herbir küreyvat-ı hamra ve beyza, o derece şuurkârane
          cesed  için  muhafaza  ve  İaşe  hususunda  öyle  işleri  görüyor  ki,  en
          mükemmel erzak memurlarından ve muhafaza askerinden daha mükem-
          meldir.  Ve  cisimdeki  hüceyrelerinin  her  birisi,  o  derece  muntazam
          muamelata  ve  vâridat  ve  sarfiyata  mazhardır  ki,  en  mükemmel  bir
          cesedden ve bir saraydan daha mükemmel İdare edilir. Ve hayvanatın ve
          nebatatın her bir ferdi, yüzünde öyle bir sikkeyi ve içinde ve sinesinde
          öyle bir makinayı taşıyor ki, bütün hayvanları ve nebatları İcad eden bir
          Zât, ancak o sikkeyi o yüzde ve o makinayı o sine içinde yapabilir. Ve
          Zîhayattan her bir nevi, o derece zemin yüzünde muntazaman yayılmış
          ve sair nevilere münasebetdarane
   19   20   21   22   23   24   25   26   27   28   29