Page 35 - Risale-i Nur - Şualar
P. 35

İKİNCİ  ŞUÂ                                                                                                                               37

               UZUNCA BİR HAŞİYE:

               Haşir münasebetiyle bir sual: Kur'anda mükerreren:

                                ِ
                                                               ِ ِ
                                          ِ

                    ِ
                  ٌةدحاوٌةحيصٌَّلاٌتناَكٌنا  hem  ٌ ِرصبْلاٌح ٌ مَلَكٌَّلاٌةعاسلاٌرمَاٌامو
                                                        ِ
                 ً َ
                                   ْ َ
                                        ْ
                                                                              َ َ
                                                   َ َ
                                                                         ه ْ
                                                          ْ
                                                                  َ َّ
                      َ ً َ ْ َ
           Fermanları  gösteriyor  ki:  Haşr-i  A'zam  bir  anda,  zamansız  vücuda
           geliyor. Dar akıl ise, bu hadsiz derece hârika ve emsalsiz olan mes'eleyi
           iz'an ile kabul etmesine medar olacak meşhud bir misal ister.

               Elcevab: Haşirde, Ruhların cesedlere gelmesi var. Hem cesedlerin
           İhyası var. Hem cesedlerin İnşası var. Üç Mes'eledir.

               BİRİNCİ  MES'ELE:  Ruhların  cesedlerine  gelmesine  misal  ise:
           Gayet muntazam bir ordunun efradı, istirahat için her tarafa dağılmış
           iken,  yüksek  sadâlı  bir  boru  sesiyle  toplanmalarıdır.  Evet,  İsrafil'in
           borusu olan Sur'u, ordunun borazanından geri olmadığı gibi, Ebedler
                                                                       ِ ِ
           tarafında ve zerreler Âleminde iken Ezel canibinden gelenٌمهكبربٌتسَلَا
                                                                    ْ
                                                                           ه
                                                                        َ
                                                                              ْ
                                                                       ِّ
           Hitabını  işiten  ve   ٌاوهلاق ile cevab veren Ervahlar,  elbette ordunun
                               ٰ
                                ب
                              ٌ
                              لٰ
                                     َ
                                َ
           neferatından  binler  derece  daha  musahhar  ve  muntazam  ve
           muti'dirler.  Hem  değil  yalnız  Ruhlar,  belki  bütün  zerreler  dahi,  bir
           Ordu-yu  Sübhanî  ve  emirber  neferleri  olduğunu  gayet  kat'î
           Bürhanlarla Otuzuncu Söz isbat etmiş.

               İKİNCİ  MES'ELE:  Cesedlerin  İhyası  misali  ise:  Çok  büyük  bir
           şehirde,  şenlik  bir  gecede,  birtek  merkezden,  yüzbin  elektrik  lâmba-
           ları,  âdeta  zamansız  bir  anda  canlanmaları  ve  ışıklanmaları  gibi,
           bütün küre-i arz yüzünde dahi, birtek merkezden yüz milyon lâmba-
           lara Nur vermek mümkündür. Madem Cenab-ı Hakk'ın elektrik gibi
           bir mahluku ve bir misafirhanesinde bir hizmetkârı ve bir mumdarı,
           Hâlıkından  aldığı  Terbiye  ve  İntizam  Dersiyle  bu  keyfiyete  mazhar
           oluyor.  Elbette  elektrik  gibi  binler  nurani  hizmetkârlarının  temsil
           ettikleri  Hikmet-i  İlahiyenin  muntazam  Kanunları  dairesinde  Haşr-i
           A'zam tarfet-ül aynda Vücuda gelebilir.

                  ÜÇÜNCÜ  MES'ELE:  Ecsadın  def'aten  İnşasının  misali  ise;
           bahar mevsiminde birkaç gün zarfında nev-i beşerin umumundan bin
           derece  ziyade  olan  umum  ağaçların   bütün   yapraklarıyla   beraber
   30   31   32   33   34   35   36   37   38   39   40