Page 537 - Risale-i Nur - Şualar
P. 537
ONDÖRDÜNCÜ ŞUÂ 539
ِ
هناحبس ِ ِ م ه ساب
ُ َ َ ْ ُ
ْ
Aziz, Sıddık, Hâlis, Sebatkâr, Fedakâr Kardeşlerim!
Evvelâ: Sırr-ı انيَطعَا َّ ِ ا ا ان hiç yanımda bulunmadığının sebebi, eski
َ ْ ْ
zamanda iki Hiss-i Kabl-el Vukuumda bir iltibas olmuş.
B i r i n c i s i : Bir Hiss-i Kabl-el Vuku ile yalnız vatanımızda dehşetli
bir hâdiseyi ve zalimlerin musibetini hissettim. Halbuki büyük dairede,
zemin yüzünde, haber verdiğimiz gibi oniki sene sonra aynen o Sırr-ı Azîm
görüldü. Benim istihracımı gerçi zahiren bir parça tağyir etti. Fakat Hakikat
cihetinde pek doğru ve Ayn-ı Hakikat meydana çıktı. Bunun için o Risaleyi
yanımda bulundurmuyorum ve başkalarına vermiyorum.
İ k i n c i s I : Kırk sene evvel tekrarla dedim: Bir Nur göreceğiz.
Büyük müjdeler verdim. O Nuru büyük daire-i vataniyede zanneder-
dim. Halbuki o Nur, Risale-i Nur idi. Nur Şakirdlerinin dairesini
umum vatan ve memleket siyasî dairesi yerinde tahmin edib sehiv
etmiştim.
* * *
Müdür Bey! Size teşekkür ederim ki, kurtuluş bayramının bayrağını
koğuşuma taktırdınız. Harekât-ı milliyede İstanbul'da, ingiliz ve yunan
aleyhindeki Hutuvat-ı Sitte Eserimi Tab' ve Neşrile belki bir fırka asker
kadar hizmet ettiğimi Ankara bildi ki, mustafa kemal şifre ile iki defa beni
Ankara'ya taltif için istedi. Hattâ demişti: "Bu Kahraman Hoca bize
lâzımdır." DEMEK, BENİM BU BAYRAMDA BU BAYRAĞI TAKMAK
HAKKIMDIR.
Said Nursî
* * *