Page 723 - Risale-i Nur - Şualar
P. 723

BİRİNCİ  ŞUÂ                                                                                                                          725


           ve müştehiyatlarına müsaid görmediklerinden (hâşâ ! hâşâ) eğri, yanlış,
           noksan bulmak istiyorlar." İşte bu Âyet, üç Cümlesiyle mânen bu asırda
           acib bir taife-i dâlleye tam bir Tevâfuk-u Mânevî ile mâna-yı işârîsiyle
           çok efradı içinde hususî baktığı gibi Tevafuk-u Cifrîsiyle dahi başlarına

                                                        ِ

                                                                 ۪
           parmak basıyor. Evet evvelki Cümle olan  نوبحت    يُ ني   ذَّلَا  nin makamı
                                                    َ ُّ َ
                                                           ْ َ َ
           bin  üçyüz  yirmiyedi;  eğer  şeddeli  ل  ve  ب   ikişer  sayılsa  Arabi
           tarihiyle bin üçyüz ellidokuz edip o tuğyanlı taifenin savletli zamanını

                                              ِ
           göstererek tam Tevafukla bakar.   جوع ا  نِ وغ   بي و nin makamı, tenvin ن
                                           ا
                                                     ُ َ َ
                                             َ
                                                      ْ َ َ
           olmak cihetiyle bin ikiyüz dokuz ederek Şeriat-ı İslâmiyeye su-i kasd
           olarak  ecnebi kanunlarını  adliyeye  sokmak fikri  ve teşebbüsü  tarihine
           tam tamına Tevafukla bakar. Ve bu emâreler gibi çok îmalar ile baştaki
           Âyetin kuvvetli işaret ettiği Risale-i Nurun muarızlarına zâhir bir surette
           baktığı  gibi,  mefhum-u  muhalifi  delâletiyle  dahi  Risale-i  Nura  tam
           bakar.  Hattâ  dördüncü  Âyette  Risale-i  Nurun  Türkçe  olmasını  tahsin
           eder  ve  beşincide Arabî  ve  Türkçeyi  tam  bilmeyen  ve  Mürşidleri  ve
           Âlimleri  perişan  olan  vilâyat-ı  şarkıyede  Risale-i  Nur  imdadlarına  ve

                                                                  ِ
                                                                         ِ
           her tâifeden ziyade başlarına gelen hâdiseler ve Âyette   للّٰا ِماي   tâbir
                                                                           ب   َا
                                                                       َّ
                                                                   ه
           edilen elîm vakıaları hatırlarına getirmekle Îkaz ve İrşad etmelerine bir
           mâna-yı  işarî  ve  remzî  ile  emrediyor.  Bu  âhirki  ehemmiyetli  işâreti
           beyan etmeme şimdilik izin olmadığından yalnız herbirinin birtek remzi
           gayet kısa beyan edilecek. Şöyle ki:


                DÖRDÜNCÜ ÂYETİN
                                     ِ
                                                ِ
                    ِ
                       ۪ ِ
                 ِ
                             ِ

               َل     يبيل   هم   وق  نا   سل ِ ِ      ب    َّلا    لوسر  نم  انْلس ْ َ    و   م   ا ا     رَا  َ َ    Cümlesi  makam-ı
            مه
                          َ
                                                   َ
                         ْ
                                            َ ْ
            ْ ُ
                َ َ ُ
                               َ
                                          ُ

           cifrîsiyle ve baştaki Âyetin işaretleri karinesiyle, Risalet ve Nübüvvetin
           her asırda Verâset noktasında naibleri, vekilleri bulunmak kaidesiyle, bir
           mâna-yı remzî cihetinde Vazife-i İrsiyeti yapan
   718   719   720   721   722   723   724   725   726   727   728