Page 730 - Risale-i Nur - Şualar
P. 730

732                                                                                                                                  ŞUÂLAR


          bir Tefsir-i Âzamı olan Risaleye "Âyet-ül-Kübrâ" nâmı veriyor. Ve o
          nâmla hem menbaı olan Âyet-ül-Kübrânın Azametini, hem bu "Yedinci
          Şuâ"  olan  Vahdaniyetin  ve  Tevhidin  Bürhan-ı  Âzamının  fevkalâde
          kuvvetini ilân eder, haber verir. Hazret-i İmam-ı Ali'nin (R.A.) bu büyük
          iltifatına, bu Risalenin liyâkatına her kimin bir şüphesi varsa, gelsin bir
          def'a  o  Risaleyi  okusun.  Eğer,  evet  lâyıktır  demezse  bana  tûh!  desin.
          Evet  Kur'ânın  aleyhinde  bin  seneden  beri  müntakimane  hazırlanan
          dinsizlerin  itirazlarını  ve  kâfir  feylesofların  teraküm  edip  şimdi  yol
          bularak  intişar  eden  şüphelerini  ve  Kur'anın  dehşetli  darbelerinden
          intikam besleyen muannid  yahudilerin  ve mağrur  bir kısım  hıristiyan-
          ların  hücumlarını  def'edip  mukabele  eden  ve  her  asırda  Kur'anın  pek
          çok Kahramanları ve mânevî Kal'aları vardı. Şimdi ihtiyaç bir-iki'den,
          yüze çıkmış. Ve Müdafîler yüzden, iki üçe inmiş. Hem, Hakaik-ı Îma-
          niyeyi, İlm-i Kelâmdan ve Medreseden öğrenmek çok zamana muhtaç
          bulunduğundan  bu  zamanda  o  kapı  dahi  kapandı.  Hem  çabuk,  hem
          herkes anlıyacak bir tarzda en derin Hakikatları tâlim eden Risale-i Nur,
          elbette İmam-ı Ali Radıyallahu anhın bu İltifatına lâyıktır. Hem İmam-ı
          Ali (R.A.) Onuncu mertebe-i tâdâdında onuncu Sûre olarak ve Kıyamet

                                                                 ِ
                                                  ِ
                                       ِ
                                                         ِ ۪
                                                                      ِ

                                   ت
          ve  Leyle-i  Berata  bakan   مكحُا دق ارس   اهي   ف  ناخ   ُّدلا ةروبِو  deyip
                                            ْ َ
                                                            َ
                                     َ ْ
                                                                  َ ُ َ
                                                     َ
                                         ْ
                                                ًّ
          mâna-yı işârisiyle "Onuncu Söz" nâmında ve mertebesinde olan Haşir
          Risalesine işâretle beraber O Risalenin fevkalâde ehemmiyetini ve gayet
          muhkem olduğunu ve o zamanın dumanlı karanlıklarını izâle eden bir
          Leyle-i  Beratın  bir  kandili  hükmünde  bulunmasına  ve  Haşir  ve
          Kıyametin  bir  alâmeti  olan  duhan,  hem  Leyle-i  Beratın  senevî  olarak
          Hikmetli  tefrik  ve  taksim-i  umur  noktalariyle  ve  başka  karineler  ile
          îmâen ve remzen haber veriyor. Evet Onuncu Söz, çok ehemmiyetli bir
          belâyı  def'etti.  Hürriyet-i  efkâr  serbestiyeti  ve  harb-i  umumî  sarsıntısı
          vaktinde Haşri inkâr eden münafıklar, fırsat bulup çok yerlerde zehirli
          fikirlerini  izhara  başladıkları  bir  zamanda  "Onuncu  Söz"  çıktı  ve
          tab'edildi. Bin Nüshası etrafa yayıldı. Onu gören herkes kemal-i iştiyak
          ve merakla okudu. Zındıkların kâfirane fikirlerini tam kırdı. Ve onları
          susturdu.  İmam-ı  Ali  Radıyallahu  anhın  bu  Takdirine  liyakaıtnı  isbat
          etti. Kimin şüphesi varsa gelsin Onu dikkatle okusun, Haşrin ne kadar
          kuvvetli bir Bürhanı olduğunu görsün.
   725   726   727   728   729   730   731   732   733   734   735