Page 268 - Dünya Hayatının Gerçeği
P. 268
bir yerdir. Ancak siz bu zifiri karanlıkta ışıklı, pırıl pırıl bir dünyayı sey-
retmektesiniz.
Üstelik bu o kadar net ve kaliteli bir görüntüdür ki 21. yüzyıl tekno-
lojisi bile her türlü imkana rağmen bu netliği sağlayamamıştır. Örneğin
şu anda okuduğunuz kitaba, kitabı tutan ellerinize bakın, sonra başınızı
kaldırın ve çevrenize bakın. Şu anda gördüğünüz netlik ve kalitedeki bu
görüntüyü başka bir yerde gördünüz mü? Bu kadar net bir görüntüyü
size dünyanın bir numaralı televizyon şirketinin ürettiği en gelişmiş tel-
evizyon ekranı dahi veremez. 100 yıldır binlerce mühendis bu netliğe
ulaşmaya çalışmaktadır. Bunun için fabrikalar, dev tesisler kurulmakta,
araştırmalar yapılmakta, planlar ve tasarımlar geliştirilmektedir. Yine
bir TV ekranına bakın, bir de şu anda elinizde tuttuğunuz bu kitaba.
Arada büyük bir netlik ve kalite farkı olduğunu göreceksiniz. Üstelik,
TV ekranı size iki boyutlu bir görüntü gösterir, oysa siz üç boyutlu,
derinlikli bir perspektifi izlemektesiniz.
Uzun yıllardır on binlerce mühendis üç boyutlu TV yapmaya, gözün
görme kalitesine ulaşmaya çalışmaktadırlar. Evet, üç boyutlu bir televiz-
yon sistemi yapabildiler ama onu da gözlük takmadan üç boyutlu gör-
mek mümkün değil, kaldı ki bu suni bir üç boyuttur. Arka taraf bulanık,
ön taraf ise kağıttan dekor gibi durur. Hiçbir zaman gözün gördüğü
kadar net ve kaliteli bir görüntü oluşmaz. Kamerada da, televizyonda da
mutlaka görüntü kaybı meydana gelir.
İşte evrimciler, bu kaliteli ve net görüntüyü oluşturan mekanizmanın
tesadüfen oluştuğunu iddia etmektedirler. Şimdi biri size, "odanızda
duran televizyon tesadüfler sonucunda oluştu, atomlar biraraya geldi ve
bu görüntü oluşturan aleti meydana getirdi" dese ne düşünürsünüz?
Binlerce kişinin biraraya gelip yapamadığını şuursuz atomlar nasıl yap-
sın?
266 DÜNYA HAYATININ GERÇEĞİ