Page 47 - Dünya Hayatının Gerçeği
P. 47
hi bi dir' de di ler. Ken di le ri ne ilim ve ri len ler ise : 'Ya zık lar ol sun si ze,
Al lah'ın se va bı, iman eden ve sa lih amel ler de bu lu nan kim se için da -
ha ha yır lı dır; bu na da sab re den ler den baş ka sı ka vuş tu rul maz" de di -
ler. So nun da onu da, ko na ğı nı da ye rin di bi ne ge çir dik. Böy le ce
Al lah'a kar şı ona yar dım ede cek bir top lu lu ğu ol ma dı. Ve o ken di,
ken di ne yar dım ede bi le cek ler den de de ğil di. Dün, onun ye rin de ol -
ma yı di le yen ler, sa bah la dık la rın da: 'Vay, de mek ki Al lah, kul la rın -
dan di le di ği nin rız kı nı ge niş le tip-yay mak ta ve kı sıp-da ralt mak ta dır.
Eğer Al lah, bi ze lüt fet miş ol ma say dı, bi zi de şüp he siz ba tı rır dı. Vay,
de mek ger çek ten küf re sa pan lar fe lah bu la maz de me ye baş la dı lar.
İş te ahi ret yur du, Biz onu, yer yü zün de bü yük len me yi ve boz gun cu -
luk yap mak is te me yen le re kı la rız. So nuç da tak va sa hip le ri nin dir.
Kim bir iyi lik le ge lir se, ar tık onun için on dan da ha ha yır lı sı var dır;
kim de bir kö tü lük le ge lir se, ar tık kö tü lük le ri ya pan lar, yal nız ca
yap mak ta ol duk la rıy la kar şı lık gö rür ler. (Ka sas Su re si, 76-84)
Gö rül dü ğü gi bi Ka run'un ha ta sı, ken di si ni Al lah'tan ba ğım sız, ay rı bir
güç gi bi gör me si, Al lah'ın de ne mek ama cıy la ken di si ne ver di ği güç ve im -
ka nı, ken di sin de olan bir üs tün lük ten do la yı "hak et ti ği ni" san ma sı dır. Oy -
sa tüm in san lar sa de ce Al lah'ın kul la rı dır ve O'nun Ka tın da hiç bir şe yi "hak
et miş" ol maz lar; in san la ra ve ri len her şey, sa de ce ve sa de ce Al lah'ın lüt fu -
dur. Bu nun far kın da olan in san, Al lah'ın ver di ği ni met ler kar şı sın da az gın -
laş maz, şı ma ra rak se vin ce ka pıl maz; sa de ce Al lah'a şük re der ve bu şük rün
se vin ci ni ya şar. Bir in sa nın tüm dün ya da ya ka la ya bi le ce ği en üs tün ve en
asil se vinç de bu dur. Ka run ve Ka run'a öze nen ler gi bi olan lar ise, an cak
Al lah'tan ge len fe la ket ler le içi ne düş tük le ri ya nıl gı nın far kı na va rır lar. Bu
fe la ket le re bi le al dır ma yıp al da nış la rı nı sür dü rür ler se, bu du rum da va ra -
cak la rı yer Al lah'ın ebe di aza bıy la do lu ce hen nem ola cak tır.
Bir ayet te bu ger çek şöy le ha ber ve ri lir:
Bi lin ki, dün ya ha ya tı an cak bir oyun, (eğ len ce tü rün den) tut ku lu bir
oya la ma, bir süs, ken di ara nız da bir övün me (sü re si ve ko nu su), mal
ve ço cuk lar da bir ço ğal ma tut ku su'dur. Bir yağ mur ör ne ği gi bi; onun
bi tir di ği ekin eki ci le rin (ve ya ka fir le rin) ho şu na git miş tir, son ra ku -
ru r, bir de ba kar sın ki sap sa rı ke sil miş, son ra o, bir çer çöp olmuş -
tur. Ahi ret te ise şid det li bir azab; Al lah'tan bir mağ fi ret ve bir hoş -
nut luk (rı za) da var dır. Dün ya ha ya tı, al da nış olan bir me ta dan baş -
ka bir şey de ğil dir. (Ha did Su re si, 20)
Adnan Oktar (Harun Yahya) 45