Page 16 - Doğadaki Mühendislik
P. 16
Doğadaki Mühendislik
ça görülmektedir. Bu benzersiz tasarımlar nasıl ortaya çıkmıştır? Nasıl
olup da baykuş kartalınki gibi gürültülü kanatlara değil de, tam gece
avlanmasını sağlayacak niteliklerde sessiz kanatlara sahip olmuştur?
Nasıl olup da bir yılan gece karanlığında ısıyı kaynak olarak kullana-
rak avını bulabilmektedir? Canlıların vücutlarına mühendislerin ör-
nek aldığı bu kompleks sistemleri kim yerleştirmiştir?
Bu gibi sorulara evrimcilerin verecekleri cevap; zaman içinde ger-
çekleşen tesadüfi değişimlerle, yani "kademeli gelişim"le canlıların
bugünkü özelliklerini kazandıklarıdır. Ancak bu iddianın anlamsızlı-
ğı, hem akıl ve mantık çerçevesinde düşünüldüğünde hem de bilim-
sel gerçekler incelendiğinde açıkça ortaya çıkmaktadır. Tesadüfler so-
nucu oluştuğunu ve yine tesadüfler sonucu biraraya geldiğini idda et-
tikleri hücrelerin, böyle kusursuz yapıları kendi kendilerine oluştur-
maları mümkün değildir. Bu, hepsi birer mühendislik eseri olan dev
gökdelenlerin ya da köprülerin tesadüfler sonucu oluştuğunu iddia
etmek kadar akıl ve mantık dışı bir iddiadır.
Milyarlarca hücreden oluşan canlıların tek bir hücresinin dahi te-
sadüfen oluşması mümkün değildir. Hücre o kadar kompleks bir ya-
pı- ya sahiptir ki, günümüz teknolojisi bile hala bir hücre dahi ürete-
memektedir. Yapay yöntemlerle hücre oluşturmak için yapılan tüm
çalışmalar başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Dolayısıyla doğadaki buna
benzer sayısız tasarım örneğinin ortaya koyduğu apaçık gerçek şudur:
Tüm canlıları, en ince detayına kadar, sonsuz ilim ve güç sahibi olan
Allah, mükemmel ve benzersiz bir biçimde yaratmıştır. Evrimcilerin
içinde bulundukları bu durumun, üzerinde düşünülmesi ve bundan
ibret alınması gerekir.
Küçücük bir böceğin, bir balığın ya da bir kuşun vücudunda insa-
noğlunun planlayabileceğinden çok daha üstün tasarımlar bulunması
tek bir gerçeği bize gösterir. Canlılardaki mükemmel teknolojiler, ya-
ratılmış olduklarının delilleridir. Doğadaki bu eşsiz tasarımlar Yüce
Allah'ın eseridir. Allah bir ayette şöyle buyurmaktadır:
14
14