Page 121 - Mehdi ve Altın Çağ
P. 121
Bediüzzaman hazretleri burada da, Ahir zamanda gelecek olan Mehdi (a.r.) nin üç büyük vazifesinin olacağını
bildiriyor. Bunlardan en önemlisinin imana ait bütün meseleleri ihlasla, sadakatle yaygınlaştırmak, ehl-i imanı
delaletten İslamdan sapmalardan uzaklaşmalardan kurtarmak, ikinci vazifesinin şeriatı uygulamak üçüncü
vazifesinin de Halife olarak, bütün İslamı güçleri birleştirip, bütün dünyayı fesattan, küfürden, temizlemek
olduğunu bildiriyor.
Fakat en ehemmiyetlisi, hakaik-i imaniyyeyi muhafaza noktasında tecdid vazifesi, en mukaddes ve en büyüğüdür.
Şeriat ve hayat-ı içtimaiye ve siyasiye daireleri ona nisbeten ikinci, üçüncü, dördüncü derecede kalıyor. Rivayat-i
hadisiyede, tecdid-i din hakkında ziyade ehemmiyet ise, imanı hakaikdeki tecdid itibariyledir.Fakat, efkar-i
ammede, hayat-perest insanların nazarında zahiren geniş ve hakimiyet noktasında cazibedar olan hayat-i
içtimaiye-i İslamiye ve siyaset-i diniye cihetleri daha ziyade ehemmiyetli göründüğü için, o adese ile, o nokta-i
nazardan bakıyorlar, mana veriyorlar.
Hem bu üç vezaifi birden bir şahısda , yahut cemaatte bu zamanda bulunması ve mükemmel olması ve birbirini
cerhetmemesi pek uzak, adeta kabil görülmüyor. Ahir zamanda, Al-i Beyt-i Nebevi'nin (A.S.M.) cemaat-i
nuraniyesini temsil eden Hazret-i mehdi'de ve cemaatindeki şahs-ı manevide ancak içtima edebilir.
(Kastamonu Lahikası, 139)
(Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 156)
Bediüzzaman hazretleri kendi yaşadığı devirde bütün bu vazifenin icrasının bir şahısta veya bir cemaatte
bulunmasının imkansız olduğunu ve bunların tamamını ancak ahir zamanda gelecek Mehdi ve onun cemaatinin
yapacağını bildiriyor.
Bu zamanda öyle fevkalade hakim cereyanlar var ki, herşey'i kendi hesabına aldığı için, faraza hakiki beklenilen o
zat dahi bu zamanda gelse, harekatını o cerayanlara kaptırmamak için siyaset alemindeki vaziyetten feragat
edecek ve hedefini değiştirecek, diye tahmin ediyorum.
Hem üç mes'ele var: Biri hayat, biri şeriat, biri imandır. Hakikat noktasında en mühimmi ve en azami, iman
mes'elesidir. Fakat şimdi umumun nazarında ve hal-i alem ilcaatında en mühim mes'ele, hayat ve şeriat
göründüğünden, o zat şimdi olsa da, üç mes'eleyi birden umum rüy-i zeminde vaziyetlerini değiştirmek nev'i
beşerdeki cari olan adetullaha muvafık gelmediğinden, herhalde en azim mes'eleyi esas yapıp, ötesi mes'eleleri
esas yapmıyacak, ta ki iman hizmeti, safvetini umumun nazarında bozmasın ve avamın çabuk iğfal olunabilen
akıllarında o hizmet başka maksadlara alet olmadığı tahakkuk etsin.
(Kastamonu Lahikası, 57 Sikke-i Tasdik-i Gaybı, 43)
"faraza hakiki Beklenen O zat" dahi bu zamanda gelse;
Bediüzzaman hazretleri, burada Mehdi'nin henüz gelmediğini ifade ederek kendi yaşadığı devirde müslümanların
imani meselelerinin henüz halledilmediğini, Mehdi'nin gelmesi için ortamın uygun olmadığını ve beklenen zatın o
zaman da gelse imani meselelerin halledilmesi için çalışacağını, kendisinin bu meseleler üzerine çalışarak
Mehdi'ye ortam hazırlardığını belirtiyor.
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri'nin daha evvelki izahlarında da belirttiği gibi, Hz. Mehdi (a.r.) önce, en azim ve
en büyük mesele olan iman konusunu halledip, özellikle aydın tabakanın imanının kurtulmasına vesile olacaktır.
Birinci mesele hallolduktan sonra diğer iki vazifesini de yapıp, bu üç önemli vazifeyi yapmış olacaktır.
HZ. İSA ALEYHİSSELAM VE MEHDİ
İsa (a.s.)'ın inmesine Dair Hadisler Tevatür Derecesindedir
Tevatür: Kuvvetli haber, içinde yalan ihtimali olmayan ve bir cemaate dayanan kuvvetli haber. (Büyük Lugat-Tur-
Dav, 3003)
Şevkani de İsa (a.s.)ın ineceğine dair hadislerin sayısının 29'a ulaştığını söyleyerek bunları bir bir
nakletmiş ve sonunda : Bizim naklettiğimiz hadisler görüldüğü gibi tevatür haddine ulaştı. Bu beyanımızla
şu sonuca varılıyor ki, beklenen Mehdi hakkındaki hadisler, Deccal hakkında hadisler ve İsa (a.s.)ın
inmesine dair hadisler mütevatirdir demiştir.
Sünen-i Ibn-i Mace, 10/338