Page 116 - Mehdi ve Altın Çağ
P. 116
anladık ki, bu hizmetimizle o nurani zatlara zemin izhar ediyoruz.
(Sikke-i Tasdik-i Gaybi- 189 Mektubat, 345)
O ileride gelecek acib şahsın bir hizmetkarı ve ona yer hazır edecek bir dümdarı ve o büyük kumandanın pisar bir
neferi olduğunu zannediyorum.
(Barla Lahikası, 162)
Bediüzzaman hazretleri yukarıdaki izahlarında; yaptığı çalışmalarla Mehdi'ye uygun ortam hazırladığını ve Mehdi
geldiğinde kendisinin vefat etmiş olacağını, Mehdi'nin hizmetlerini kendi kabrinden seyredeceğini ifade etmektedir.
Risale-i Nur Külliyat'ında, Mehdi'nin mücadele ve hakimiyet devreleri ile ilgili verilen ebcedler:
9/32- Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Oysa kafirler istemese de Allah, kendi nurunu
tamamlamaktan başkasını istemiyor.
ayetindeki .... "Allah , kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor"
cümlesi hakkında Bediüzzaman hazretleri şöyle demektedir.
Şimdi hatıra geldi ki, eğer şeddeli "lamlar" ve "mimler" ikişer sayılsa bundan bir asır sonra zulümatı dağıtacak
zatlar ise, Hazret-i Mehdi'nin Şakirdleri olabilir.
(Sualar / 605)
Bu ayetin ebced değeri ile (1424-Miladi: 2004) Mehdi önderliğinde İslamın Dünya hakimiyeti devrelerine dikkat
çekilmektedir.
2/257- ... inkar edenlerin velileri ise tağut'tur...
ayetindeki “tağut” (küfrün fikir sistemi) kelimesinin kendi içinde çöküş ve yıkılış tarihini de Bediüzzaman (ebced
değerini) 1417 (miladi 1995) olarak vermektedir.
Bu zamanda öyle fevkalade hakim cereyanlar varki, herşey'i kendi hesabına aldığı için, faraza hakiki beklenilen ve
bir asır sonra gelecek o zat dahi bu zamanda gelse, harekatını o cereyanlara değiştirecek diye tahmin ediyorum.
(Kastamonu Lahikası, 57)
Bediüzzaman Said Nursi, "hakiki beklenilen ve bir asır sonra gelecek o zat" diyerek Mehdi'nin henüz gelmediğini,
müslümanlar tarafindan beklendiğini ve kendi yaşadığı devirden bir asır sonra geleceğini bildirmektedir.
Bediüzzaman hazretleri Hicri 13. asırda yaşamıştır. Kendisinden sonra gelecek asır Hicri 14.asırdır. Bu asır
Mehdi'nin çıkış zamanıdır.
"İşte bu hakikatı bilmiyen insafsız derler ki: "Ahiretin tafsilatını ders alan müteyakkiz kalbli, keskin nazarlı olan
sahabelerin fikirleri niçin bin sene hakikattan uzak olarak fikirleri düşmüş gibi, istikbal-i dünyevide bin dörtyüz
sene sonra gelecek bir hakikati asırlarında karib zannetmişler?”
(Sözler, 318)
"1400 sene sonra gelecek bir hakikati"
Burada ne 1373, ne 1378, ne de 1398 denmemiş, tam 1400 denmiştir. Yani Hicri 14. yüzyıl. Hicri 1400 yılı
ümmetin başsız kaldığı, fuhş'un azgınlığın, küfrün son safhaya ulaştığı, müslümanların maddi ve manevi büyük
kayıplara uğradığı bir yüzyıl başlangıcı. Madem her yüzyıl başında bir müceddid (dinin yenileyicisi, dini
bid'atlerden, sapmalardan önleyici) gönderilmiş, bu ümmetin fesadı zamanında da bunu dagıtacak, küfrü yok
edecek müslümanların birleşmesine sebep olacak bir müceddidin gelmesi gerekiyor. Bu da müslümanların 1400
senedir beklediği Hz. Mehdi'dir.
Bediüzzaman Hazretlerinin Şam Hutbesi