Page 27 - Mehdi ve Altın Çağ
P. 27

Sual: Müceddid için böyle nasıl söylenebilir? Çünki, Hazret-i İsa gökten inecek ve müceddid olacaktır.
               Hazret-i Mehdi de, çıkacak ve müceddid olacaktır. Bunların, verecekleri feyzleri ve bereketleri herhangi bir
               kimsenin tavassutu olmadan alır. Zira tavassut ve hail, ancak diğer yoldadır. Bu yerin muamelesi ise,
               diğerinden ayrıdır.


               Cevap: Feyz için vasıta olmak, yukarıda bildirdiğimiz iki yoldan yalnız ikincisindedir. Birinci yolda, yani
               (kurb'i nübüvvet) denilen yolda, feyz ve hidayet, vasıta ile gelmez. Bu yolda yükselen, arada vasıta ve
               perde olmadan vasil olur. Hiçbir kimse vasıta ve perde olmaksızın feyzlere ve bereketlere kavuşur. Vasıta
               olmak ve perde olmak  (Kurb-i vilayet) denilen yoldadır. Bu iki yolu birbirine karıştırmamalıdır. Hazret-i İsa
               (a.s.) ve Hazret-i Mehdi (a.r.) nübüvvet yolu ile vasıl olurlar. Seyhayn, yani hazret-i Ebu Bekir ile hazret-i
               Ömer (r.a.) da, nübüvvet yolu ile kavuşmuşlardır. Resulullahın (s.a.v.) himayesi altındadırlar. Şanları çok
               yüksekdir.

               Saadet-i Ebediye H.Hilmi Isik, 836 (Mektubat-i Rabbani'den 123.Mektup)

               Nübüvvet "nebi" kökünden gelip, peygamberlerin Allah'ın emriyle vazifeli olarak insanları doğru yola
               davet etmeleri görevini tarif eder.


               Allah dilediği kuluna Nübüvvet vazifesi verir. Peygamberlik çalışma ve istemeyle elde edilmez. Mehdilik görevi de
               aynı şekilde Allah'ın dilemesiyle onun istediği şahsa verilir. Mehdi bu makama kendi gayreti ile gelmeyecektir.
               Velayet makamıina ulaşmak için bir gayret ve çaba gerekirken Nübüvvet yolu için böyle bir şart yoktur, burada
               seçilmek sözkonusudur.

               Nübüvvet yolunun Velayet yolundan diğer farkları ise:

               1. Bu yolda hidayetler, feyzler dogrudan onlara  ulaşır, arada herhangi bir vasıta (mürşid) yoktur.

               2. Nübüvvet yolu peygamberlerin yoludur, onların tebliğ metodu ve mücadele tarzı bu kelime ile ifade edilir. Mehdi
               de bu yoldan olacağına göre onun mücadele şekli de aynen peygamberler gibi olacaktır.

               3. Nübüvvet yolunda genellikle içe dönük bir yapı mevcuttur. Tarikatlar bu gruba girer. Bağlıların kendi nefislerini
               ıslaha çalışmaları, bu yolun esasıdır. Nübüvvet yolu ise peygamber yolu oldugu için devamlı mücadele ve tebliğ
               ile yani bütün insanlara yönelik sosyal bir yapı ile karşımıza çıkar.

               SIKINTI VE ZORLUKLARLA KARŞILAŞMASI


               Mehdi, bizden, Ehl-i Beyt'tendir.
                ...Abdullah b. Mesud (r.a.) dan; Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
                ...Biz öyle bir ev halkıyız ki; Allah bizim için ahireti dünyaya tercih etmiştir. Benim Ehl-i Beytim muhakkak
               benden sonra bela, kaçırılma ve sürgüne uğrayacaktır.

                Benden sonra Ehl-i Beytim bela ve mihnetlerle karşılaşacaklar ve darbe maruz kalacaklardır.

               Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 14


               Bütün enbiya (a.s.) ve evliya (r.a.) Allah-u Teala'nın gönderdiği dini tebliğ etmek ve yaymak yüzünden insanlar
               tarafindan anlaşılamamış, onların çeşitli itham ve iftiralarına maruz kalmışlardır.

               Allahu alem Ehl-i Beyt'ten gelecek olan Hz. Mehdi (a.r.) de bu gibi eziyet ve sıkıntılarla karşılaşacaktır. Aşağıdaki
               peygamberimizin hadisi böyle bir durumu "Mehdi'nin biat sırasında kendisinin birçok kahr ve haksızlığa uğradığını
               insanlara açıklayacağını" haber vermektedir.

               Naim b. Hammad Hz.Ali'den (r.a.) rivayet etmiştir:
                ...Mehdi, Resulullah'ın bayrağı ile, insanların başlarına bela üzerine bela yağdığı ve çıkışından ümit
               kesildigi bir sırada çıkar. İki rekat namaz kılar. Namazdan dönünce şöyle der: "Ey insanlar! Ümmet-i
               Muhammed ve bilhassa onun ehl-i beyti çok belalar gördü, ve bizler kahr ve haksızlığa maruz
               kaldık." Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 55
   22   23   24   25   26   27   28   29   30   31   32