Page 94 - Mehdi ve Altın Çağ
P. 94

2/71- (Bunun üzerine Musa, “Rabbim) diyor ki: O, yeri sürmek ve ekini sulamak için boyunduruğa
               alınmayan, salma ve alacası olmayan bir inektir" dedi. (O zaman): "Şimdi gerçeği getirdin” dediler.
               Böylece ineği kestiler; ama neredeyse (bunu) yapmayacaklardı.




                Kur’an-ı Kerim’de hiçbir kıssa boşuna anlatılmamıştır. Dikkat edilirse bu kıssada insanların teferruat ve ayrıntı ile
               meşgul olmaları hiç hoş karşılanmamaktadır.Çünkü teferruat, insanların ibadetlerini zorlaştırdığı gibi, asıl
               maksadını da unutturur.

                   4.  Dinin basitliği ve kolaylığıyla yetinmeyip, bir sürü ilaveler uydururlar, batıl inançları da bunlara dahil
                      ederler. Kur’an-ı Kerim onlar için hiçbir zaman yeterli bir kaynak olmaz.



               İşari Manada Ayet Meali:

               68/36, 37- Size ne oluyor? Nasıl hüküm veriyorsunuz? Yoksa (elinizde) ders okumakta olduğunuz bir kitap
               mı var?



                       5.  Kendilerine ulaşan bilgileri, doğruluğunu araştırmaya gerek görmeden körü körüne kabul ederler. Yanlış
               da olsa aynı bilgileri çocuklarına aktarırlar.

               İşari manada ayet mealleri:

               31/21- Onlara; "Allah'ın indirdiklerine uyun" denildiğinde, derler ki; "Hayır, biz atalarımızı üzerinde
               bulduğumuz şeye uyarız." Şayet şeytan, onları çılgınca yanan ateşin azabına çağırmışsa da mı (buna
               uyacaklar)?

                2/170- Ne zaman onlara: "Allah'ın indirdiklerine uyun" denilse, onlar: "Hayır, biz, atalarımızı üzerinde
               bulduğumuz şeye (geleneğe) uyarız" derler. (Peki) Ya atalarının aklı bir şeye ermez ve doğru yolu da
               bulamamış idiyseler?


                      6.  Şekilciliğe çok önem verirler, dinlerini bu şekilde tebliğ ettiğini sanırlar.

                       7.  Onlar için ahlak ikinci planda gelir. İnsanlarla geçinememek, kırıcı olmak, iğneleyici konuşma tarzı,
               hoşgörüden anlamamak, kaba-sabalık genel vasıflarıdır. Halbuki peygamberimiz “Ben ancak güzel ahlakı
               tamamlamak için gönderildim” buyurmaktadır.

                       8.  Nezaket ve kibarlık ile araları pek iyi değildir.

                       9.  Kadınları, aşağılamak, onları ikinci sınıf varlık görmek de önemli özelliklerinden sayılır. Kadın sevgisi,
               kadına hürmet ve itibar hiç bilmedikleri konulardır.

                      10.  Sanattan anlamazlar, güzel sanatların hiçbir dalına ilgi duymazlar, yetmezmiş gibi haram deyip işin
               içinden çıkarlar.

                       11.  Her türlü yeniliğe kapalıdırlar. Bu; teknolojik bir yeniliği kabullenme de olduğu gibi, dini yeni bir metodla
               açıklama (*) girişiminde de görülür.

                       12.  Her yobaz yalnız içinde bulunduğu grubun-fırkanın haklılığını savunur. Diğer grubların düşmanı olur.
               Koyu taassubundan dolayı, diğer din kardeşlerini kırmaktan çekinmez, onlardan gelen bir bilgiyi güzel de bulsa
               kabul etmez, hemen reddeder. Onların başarılarını kıskandığı  gibi hizmetlerini de engellemeye çalışır.

               Aslında bütün insanlar iman etmeye, ahlaklı olmaya ve dini yaşamaya fitraten (yaratılıştan ) eğilimlidirler.



               49/7- “…Allah size imanı sevdirdi, onu kalplerinizde süsleyip-çekici kıldı ve size inkarı, fıskı ve isyanı
               çirkin gösterdi…”
   89   90   91   92   93   94   95   96   97   98   99