Page 283 - Örnek Müslüman Kadın Hazreti Meryem
P. 283
281
Bugün, 20. yüzyılı geride bırakırken, hala, 20. yüzyıla girdiğimizde sahip
olduğumuz en büyük çözülmemiş problemle karşı karşıyayız: Hayat
yeryüzünde nasıl başladı? 47
Ha ya tın Komp leks Ya pı sı
Evrim teorisinin hayatın kökeni konusunda bu denli büyük bir aç-
maza girmesinin başlıca nedeni, en basit sanılan canlı yapıların bile
olağanüstü derecede kompleks yapılara sahip olmasıdır. Canlı hücresi,
insanoğlunun yaptığı bütün teknolojik ürünlerden daha komplekstir.
Öyle ki bugün dünyanın en gelişmiş laboratuvarlarında bile cansız mad-
deler biraraya getirilerek canlı bir hücre üretilememektedir.
Bir hücrenin meydana gelmesi için gereken şartlar, asla rast-
lantılarla açıklanamayacak kadar fazladır. Hücrenin en temel yapı taşı
olan proteinlerin rastlantısal olarak sentezlenme ihtimali; 500 aminoasit-
50
950
lik ortalama bir protein için, 10 'de 1'dir. Ancak matematikte 10 'de
1'den küçük olasılıklar pratik olarak "imkansız" sayılır. Hücrenin çekird-
eğinde yer alan ve genetik bilgiyi saklayan DNA molekülü ise, inanıl-
maz bir bilgi bankasıdır. İnsan DNA'sının içerdiği bilginin, eğer kağıda
dökülmeye kalkılsa, 500'er sayfadan oluşan 900 ciltlik bir kütüphane
oluşturacağı hesaplanmaktadır.
Bu noktada çok ilginç bir ikilem daha vardır: DNA, yalnız birtakım
özelleşmiş proteinlerin (enzimlerin) yardımı ile eşlenebilir. Ama bu enz-
imlerin sentezi de ancak DNA'daki bilgiler doğrultusunda gerçekleşir.
Birbirine bağımlı olduklarından, eşlemenin meydana gelebilmesi için ik-
isinin de aynı anda var olmaları gerekir. Bu ise, hayatın kendiliğinden
oluştuğu senaryosunu çıkmaza sokmaktadır. San Diego California
Üniversitesi'nden ünlü evrimci Prof. Leslie Orgel, Scientific American
dergisinin Ekim 1994 tarihli sayısında bu gerçeği şöyle itiraf eder:
Harun Yahya (Adnan Oktar)