Page 112 - Şeytanın Sinsi Bir Oyunu İnsanlara Tapınma Dini
P. 112
İnsanlara Tapınma Dini
ta ya çı kı yor du. Ör ne ğin La marck'a gö re zü ra fa lar cey lan lar dan tü re miş ler di,
yük sek ağaç la rın yap rak la rı nı ye mek için ça ba lar ken ne sil den ne si le bo yun -
la rı uza mış tı.
Dar win de ben ze ri ör nek ler ver miş, ör ne ğin Tür le rin Kö ke ni ad lı ki ta bın -
da, yi ye cek bul mak için su ya gi ren ba zı ayı la rın za man la ba li na la ra dö nüş tü -
ğü nü id dia et miş ti. (B. G. Ranganathan, Origins?, Pennsylvania: The Banner Of Truth Trust,
1988.)
Ama Men del'in keş fet ti ği ve 20. yüz yıl da ge li şen ge ne tik bi li miy le ke sin -
le şen ka lı tım ka nun la rı, ka za nıl mış özel lik le rin son ra ki ne sil le re ak ta rıl ma sı
ef sa ne si ni ke sin ola rak yık tı. Böy le ce do ğal se lek si yon "tek ba şı na" ve do la yı -
sıy la tü müy le et ki siz bir me ka niz ma ola rak kal mış olu yor du.
Neo-Dar wi nizm ve Mu tas yon lar
Dar wi nist ler ise bu du ru ma bir çö züm bu la bil mek için 1930'la rın son la -
rın da, "Mo dern Sen te tik Te ori"yi ya da da ha yay gın is miy le neo-Dar wi nizm'i
or ta ya at tı lar. Neo-Dar wi nizm, do ğal se lek si yo nun ya nı na "fay da lı de ği şik lik
se be bi" ola rak mu tas yon la rı, ya ni can lı la rın gen le rin de rad yas yon gi bi dış et -
ki ler ya da kop ya la ma ha ta la rı so nu cun da olu şan bo zul ma la rı ek le di. Bugün
de hala bilimsel olarak geçersiz olduğunu bilmelerine rağmen, Darwinistlerin
savunduğu model neo-Darwinizm'dir. Teori, yeryüzünde bulunan milyon-
larca canlı türünün, bu canlıların, kulak, göz, akciğer, kanat gibi sayısız kom-
pleks organlarının "mutasyonlara", yani genetik bozukluklara dayalı bir süreç
sonucunda oluştuğunu iddia etmektedir. Ama teoriyi çaresiz bırakan açık bir
bilimsel gerçek vardır: Mutasyonlar canlıları geliştirmezler, aksine her
zaman için canlılara zarar verirler.
Bunun nedeni çok basittir: DNA çok kompleks bir düzene sahiptir. Bu mo-
lekül üzerinde oluşan herhangi bir tesadüfi etki ancak zarar verir. Amerikalı
genetikçi B. G. Ranganathan bunu şöyle açıklar:
Mu tas yon lar kü çük, ras ge le ve za rar lı dır lar. Çok en der ola rak mey da na ge -
lir ler ve en iyi ih ti mal le et ki siz dir ler. Bu üç özel lik, mu tas yon la rın ev rim sel
110