Page 132 - Risale-i Nur - İman ve Küfür Muvazeneleri
P. 132

134                                                        ÎMAN VE KÜFÜR MUVAZENELERİ


                   Meselâ:  Şahıslar,  cemaatler,  muarazasından  âciz
            kaldıkları  Kur'ana  karşı;  bütün  nev'-i  beşerin  ve  belki
            cinnîlerin  de  netice-i  efkârları  olan  medeniyet-i  hazıra,
            Kur'ana  karşı  muaraza  vaziyetini  almıştır.  İ'caz-ı  Kur'ana
            karşı,  sihirleriyle  muaraza  ediyor.  Şimdi,  şu  müdhiş  yeni

                                                              ِ
                                                          ِ
                                                  ِ
                                                                       ئَِل لق
            muarazacıya karşı İ'caz-ı Kur'anı,   نجْلاﻭ     ْ نلاْا تعم   تجا ِ ِ  ْ ن
                                                 ُّ
                                                       ن َ
                                                                َ
                                                                  َ ْ َ
            Âyetinin  Davasını  isbat  etmek  için  medeniyetin  muaraza
            suretiyle vaz'ettiği esasatı ve desatirini, Esasat-ı Kur'aniye ile
            karşılaştıracağız.

                   B  i  r  i  n  c  i   d  e  r  e  c  e  d  e:  Birinci  Söz'den  tâ
            Yirmibeşinci Söz'e kadar olan müvazeneler ve mizanlar ve o
            Sözlerin Hakikatleri ve başları olan Âyetler, iki kere iki dört
            eder  derecesinde  medeniyete  karşı  Kur'anın  İ'cazını  ve
            galebesini isbat eder.

                   İ  k  i  n  c  i   d  e  r  e  c  e  d  e:  Onikinci  Söz'de  isbat
            edildiği  gibi,  bir  kısım  düsturlarını  hülâsa  etmektir.  İşte
            medeniyet-i hazıra, felsefesiyle hayat-ı ictimaiye-i beşeriyede
            nokta-i  istinadı  "kuvvet"  kabul  eder.  Hedefi "menfaat"  bilir.
            Düstur-u  hayatı  "cidal"  tanır.  Cemaatlerin  rabıtasını  "unsu-
            riyet  ve  menfî  milliyet"  bilir.  Gayesi,  hevesat-ı  nefsaniyeyi
            tatmin  ve  hacat-ı  beşeriyeyi  tezyid  etmek  için  bazı
            "lehviyat"tır. Halbuki: Kuvvetin şe'ni, tecavüzdür. Menfaatin
            şe'ni,  her  arzuya  kâfi  gelmediğinden  üstünde  boğuşmaktır.
            Düstur-u  cidalin  şe'ni,  çarpışmaktır.  Unsuriyetin  şe'ni,
            başkasını yutmakla beslenmek olduğundan tecavüzdür. İşte şu
            medeniyetin  şu  düsturlarındandır  ki,  bütün  mehasiniyle
            beraber  beşerin  yüzde  ancak  yirmisine  bir  nevi  surî  saadet
            verip seksenini rahatsızlığa, sefalete atmıştır.
   127   128   129   130   131   132   133   134   135   136   137