Page 265 - Risale-i Nur - İman ve Küfür Muvazeneleri
P. 265
LEMEAT 267
alkışlarlar, Nimet üstünde iner, şükür ile eder pervaz.
Remzen onlar derler: "Ey Kâinat Kardeşler! Ne
güzeldir hâlimiz: Şefkatle perverdeyiz, Hâlimizden
memnunuz. Sivri dimdikleriyle fezaya saçıyorlar birer âvâz-ı
pür-nâz.
Güya bütün Kâinat ulvî bir musikîdir, İman Nuru işitir
Ezkâr ve Tesbihleri. Zira Hikmet reddeder tesadüf vücudunu,
Nizam ise tardeder.. ittifak-ı evham-sâz.
Ey yoldaş! Şimdi şu Âlem-i Misalîden çıkarız, hayalî
vehimden ineriz, Akıl meydanında dururuz, mizana çekeriz,
ederiz yolları ber-endaz.
Evvelki elîm yolumuz mağdub ve dâllîn yolu, o yol
verir Vicdana, tâ en derin yerine hem bir hiss-i elîmi, hem bir
şedid elemi. Şuur onu gösterir. Şuura zıd olmuşuz.
Hem kurtulmak için de muztar ve hem muhtacız; ya o
teskin edilsin, ya ihsas da olmasın; yoksa dayanamayız,
feryad u fîzar dinlenmez.
Hüdâ ise şifadır; heva, ibtal-i histir. Bu da teselli ister,
bu da tegafül ister, bu da meşgale ister, bu da eğlence ister.
Hevesat-ı sihirbaz.
Tâ Vicdanı aldatsın, Ruhu tenvim edilsin, tâ elem
hissolmasın. Yoksa o elem-i elîm, Vicdanı ihrak eder; fîzara
dayanılmaz, elem-i ye's çekilmez.
Demek Sırat-ı müstakimden ne kadar uzak düşse, o
derece nisbeten şu halet tesir eder, Vicdanı bağırttırır. Her
lezzetin içinde elemi var, birer iz.
Demek heves, heva, eğlence, sefahetten memzuc olan
şaşaa-i medenî, bu dalaletten gelen şu müdhiş sıkıntıya