Page 218 - Risale-i Nur - Mektubat
P. 218

220                                                                                                              MEKTUBÂT

          ettirmek.. ve mevsimlerin tebdili ve gece ve gündüzün tahvili ve ihtilafı
          gibi, azametli ve haşmetli Tasarrufat ve İcraat ve dehşetli ve hikmetli
          Faaliyet ve Hallakıyet ile, kendi Uluhiyetini izhar ederek, o Uluhiyete
          karşı Îman ve Teslim ve İnkıyad ve İtaat ettirmek.. ve her vakit iyiliği
          ve  iyileri  himaye  ve  fenâlığı  ve  fenâları  izale  ve  Semavî  Tokatlarla
          zalimleri ve yalancıları imha etmek cihetiyle, Hakkaniyet ve Adaletini
          göstermek isteyen perde arkasında Birisi var. Elbette ve her halde o
          gaybî  Zâtın  yanında  en  Sevgili  Mahluku  ve  en  Doğru  Abdi;  Onun
          mezkûr maksadlarına tam Hizmet ederek, Hilkat-i Kâinatın Tılsımını
          ve  Muammasını  hall  ve  keşfeden..  ve  daima  O  Hâlıkının  namına
          hareket eden.. ve Ondan istimdad eden.. ve muvaffakıyet isteyen.. ve
          Onun  tarafından  İmdada  ve  Tevfike  mazhar  olan  Muhammed-i
          Kureyşî (A.S.M.) denilen bu Zât olacak!..

                 Hem  Aklına  dedi:  Madem  bu  mezkûr  dokuz  Hakikatlar  bu
          Zâtın Sıdkına şehadet ederler; elbette bu Âdem, Benî-Âdem'in Medar-
          ı  Şerefi  ve  bu  Âlemin  Medar-ı  İftiharıdır.  Ve  Ona  Fahr-i  Âlem  ve
          Şeref-i  Benî-Âdem  denilmesi  pek  lâyıktır.  Ve  Onun  Elinde  bulunan
          Ferman-ı  Rahmanî  olan  Kur'an-ı  Mu'ciz-ül  Beyan'ın  Haşmet-i
          Saltanat-ı Maneviyesinin nısf-ı arzı istilâsı ve şahsî Kemalâtı ve yüksek
          hasletleri  gösteriyor  ki;  bu  Âlemde  en  mühim  Zât  budur,  Hâlıkımız
          hakkında en mühim Söz Onundur.

                 İşte  gel  bak:  Bu  hârika  Zâtın  yüzer  zahir  ve  bahir  kat'î
          Mu’cizelerinin  kuvvetine  ve  Dinindeki  binler  âlî  ve  esaslı  Hakikat-
          larına  istinaden  bütün  Davalarının  Esası  ve  bütün  hayatının  gayesi,
          Vâcib-ül  Vücud'un  Vücuduna  ve  Vahdetine  ve  Sıfâtına  ve  Esmasına
          Delalet ve Şehadet ve  O Vâcib-ül Vücud'u İsbat ve İlân ve İ'lam et-
          mektir.  Demek  bu  Kâinatın  bir  manevî  Güneşi  ve  Hâlıkımızın  en
          parlak Bürhanı, bu Habibullah denilen Zâttır ki; Onun Şehadetini te-
          yid ve tasdik ve imza eden, aldanmaz ve aldatmaz üç büyük İcma' var:

                 B  i  r  i  n  c  i  s  i  :  "Eğer  Perde-i  Gayb  açılsa  Yakînim
          ziyadeleşmeyecek"  diyen  İmam-ı  Ali  (R.A.)  ve  yerde  iken  Arş-ı
          A'zam'ı  ve  İsrafil'in  Azamet-i  Heykelini  temaşa  eden  Gavs-ı  A'zam
          (K.S.) gibi keskin nazar ve gaybbîn gözleri bulunan binler Aktab ve
          Evliya-i  Azîmeyi  câmi'  ve  Âl-i  Muhammed  Aleyhissalâtü  Vesselâm
          namıyla Şöhret-Şiar-ı Âlem olan Cemaat-ı Nuraniyenin İcma' ile Tas-
          dikleridir.

                 İ k i n c i s i : Bedevi bir kavim ve ümmi bir muhitte, hayat-ı
          içtimaiyeden  ve  efkâr-ı  siyasiyeden  hâlî  ve  kitabsız  ve  fetret  asrının
          karanlıklarında bulunan.. ve pek az bir zamanda en medenî ve malû-
          matlı  ve  hayat-ı  içtimaiyede  ve  siyasiyede  en  ileri  olan  milletlere  ve
          hükûmetlere  Üstad  ve  Rehber  ve  Diplomat  ve  Hâkim-i  Âdil  olarak,
          şarktan garba
   213   214   215   216   217   218   219   220   221   222   223